Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14779 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12642 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ..........’in paydaşı olduğu 2879 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamının paydaş olan davalı tarafından kullanıldığını, bu duruma muvafakatları olmadığını ileri sürerek, paylarına yönelik elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, taşınmazı satın aldıktan sonra düzenleme yaparak kullandığını, kullanılmayan alanlar olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanıldığının saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu güllük vasıflı 2879 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi, davalı ve dahili davalılar adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, imar uygulaması ile oluştuğu anlaşılan taşınmazın tapu kaydında taşınmaz üzerinde bulunan binanın Türkiye Zırai Donatım Kurununa ait olduğuna ilişkin şerh bulunduğu, davacıların taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Çekişme konusu taşınmazın tamamının davalı tarafından tasarruf edildiği, davacıların taşınmazda kullandığı veya kullanabileceği yer bulunmadığı gözetilerek davacıların payına yönelik elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince, davacıların ecrimisil talebi yönünden yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Hal böyle olunca, öncelikle taşınmazın imar uygulaması ile oluştuğu ve imar öncesindeki durum da nazara alınmak suretiyle taşınmaz üzerindeki binada davacıların kayda veya mülkiyete dayalı bir haklarının bulunup bulunmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, bu hususun tespitinden sonra bilirkişiden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ecrimisil talebi bakımından rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3.maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.