Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14779 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12474 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: SİLİFKE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/11/2012NUMARASI: 2009/176-2012/747Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 3244 parsel sayılı taşınmazın 11.06.2008 tarihinde tevhit işlemi sonucu davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davacı, sözkonusu taşınmazına, komşu parsel maliki olan davalının haksız yere müdahale ettiğini, ikazlarının sonuç vermediğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise; herhangi bir tecavüzünün bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki, mahallinde yapılan uygulama neticesinde Harita Mühendisi H.Ç. tarafından düzenlenen 26.01.2011 tarihli rapor ile 13.06.2012 tarihli ek rapor ekinde yeralan krokilerde; sarı renkle gösterilen çekişmeye konu ahırın A1 ile gösterilen 24,68 m2'lik bölümünün davacıya ait parselde, A2 ile gösterilen 7,43 m2'lik bölümünün komşu 840 parselde, A3 ile gösterilen 41,40 m2'lik bölümünün ise davalıya ait olduğu belirtilen komşu 841 parselde kaldığını, ahırın, davacının parselinde kalan bölümüne ayrı bir kapı ile 841 parselde kalan bölümüne ise ayrı bir kapı ile girildiğini bildirdiği, inşaat mühendisi F. K. ile emlakçı bilirkişi A. A.ise 14.02.2011 tarihli raporlarında sözkonusu binanın yaklaşık 60 yıllık olduğunu belirttikleri, davalının keşifte, ahırın içeriden ikiye bölündüğünü, davacının satın aldığı kısımda kalan bölümü kullanmadığını, tapusunun içinde kalan kısmı kullandığını savunduğu halde, bu hususlar üzerinde yeterince durulmadığı, ahırın davacının parselinde kalan bölümünden bir kapısının bulunduğu krokide gösterildiği halde, duvar örülerek davacı parselindeki yapı kısmının komşu parsellere isabet eden bölümleri ile irtibatının kesilip kesilmediği, davalının parselinde bulunan kısımdan davacı parseline isabet eden bölümüne geçme imkanının olup olmadığı hususlarının irdelenmediği, çekişmeye konu yapı kısmını kimin kullandığının şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmediği görülmektedir.Hal böyle olunca, mahallinde yeniden keşif yapılarak çekişmeye konu ahır niteliğindeki yapının davacının parseline isabet eden bölümünün duvar örülerek ve kapı açılarak komşu parsellerde kalan kısımları ile irtibatının kesilip kesilmediği hususlarında teknik bilirkişilerden doyurucu ve denetime elverişli rapor alınması, özellikle tanıkların keşif mahallinde bilgilerine başvurularak, davacı parselinde kalan yapı bölümünü kimin ne şekilde tasarruf ettiği, davacının bayiinden bu bölümü mevcut haliyle devralıp almadığı davalının bu kısma herhangi bir müdahalesinin bulunup bulunmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.