Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1474 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 110 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : HATAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2011NUMARASI : 2011/20-2011/467Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 1225 parsel sayılı taşınmazda kat irtifakı kurulu bina bulunduğu, (A) blokta 1 ila 19 nolu bağımsız bölümlerin dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davacı yönetici şirketin ve davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, (A) blokta yer alan A. apartmanının kapıcı dairesi, sığınak ve odunluk kısımlarına davalının müdahale ettiğinden bahisle eldeki davanın açıldığı, Akün apartmanı kat malikleri kurulunun 12.10.2010 tarihli karar ile davacı şirketi yönetici seçip, ardından 25.12.2010 tarihli karar ile de davalı yüklenici aleyhine dava açma yetkisinin verildiği anlaşılmaktadır.Davalının çekişme konusu taşınmazdaki kapıcı dairesi ile sığınak 1 bölümlerini haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın işgal ettiği, yargılama sırasında ise müdahalesine son verdiği gözetilerek anılan kısımlar bakımından davanın konusuz kaldığı, ancak davalının haksız eylemi ile dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek söz konusu bölümler bakımından yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamı ile davalının çekişme konusu taşınmazdaki teknik bilirkişinin rapor ve krokisinde sığınak 2 ile gösterilen bölümü de haksız kullandığı, ancak bu bölüme müdahalenin halen devam edip etmediğinin ise belli olmadığı görülmektedir. Mahkemece bu yön açıklığa kavuşturulmadan anılan sığınak 2 bölümü yönünden davanın reddedilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.Öte yandan; dava konusu taşınmaz bölümlerini davalının 1998 yılından beri kullanmakta olup, davacının dava tarihine kadar davalıya bir ihtarname keşide etmediği gibi bir ikazda da bulunmadığı gözetildiğinde, davalının taşınmazı kullanımının muvafakate dayalı olduğu, başka bir ifade ile taraflar arasında Borçlar Kanununun 299. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 379 md.) hükmü uyarınca sözlü olarak ariyet akdi yapıldığı ve dava açılmakla muvafakatin geri alındığı, yani aynı Yasanın 304. maddesi gereğince akdin feshedildiği ve davalının fuzuli şagil konumuna düştüğü kabul edilmelidir. Buna göre, fuzuli şagilin (haksız kullanımın) taşınmaz malikine tasarrufundan dolayı ödemekle yükümlü bulunduğu en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı olan haksız işgal tazminatı ile davalının sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca; dava konusu sığınak 2 bölümü bakımından davalının taşınmaza müdahalesinin devam edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması ile ondan sonra bir hüküm tesisi, diğer taraftan, ecrimisil isteğinin de reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi de isabetsizdir.O halde, tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.