MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2012NUMARASI : 2012/65-2012/504Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindirMahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu 10488 ada 6 parsel sayılı taşınmazını davalı L.e 26.04.2007 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, davalı L.in de bilahare diğer davalı A. O.'a 1.4.2011 tarihinde taşınmazı devrettiği, davacının taşınmazın Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi gereğince davalı L.'in sahibi olduğu G.İnşaat ve Petrol Ürünleri Satış San. ve Tic. A.Ş. isimli şirkete devrinin kararlaştırılmış olduğu halde, hileli işlemlerle davalı L.'e devrinin sağlandığını, aradan 6 yıl gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi taşınmazı da diğer davalıya kötü niyetli olarak devrettiğini, anılan şirketin iflası ile hileli işlemi öğrendiğini ileri sürerek eldeki davayı 02.02.2012 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; İstanbul 27.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20.09.2011 tarihinde kesinleşen 2011/256 Esas 2011/3 Karar sayılı ilamı ile anılan şirketin iflasına karar verildiği davacının hileli işlemi ögrenme tarihinin davacı L.'in sahibi olduğu şirketin iflas tarihi olup dosya kapsamında başkaca aksi yönde bir delil bulunmadığı halde mahkemece satışın yapıldığı tarih olan 26.04.2007 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabul edilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca; davanın süresinde açıldığı kabul edilip davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.