Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1472 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 52 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ADIYAMAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/06/2009NUMARASI : 2007/137-2009/273Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden paydaş oldukları 5 parsel sayılı taşınmazı davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın uzun süredir tasarruf ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, dava konusu taşınmazı paydaş Z. A.'dan haricen satın aldığını, tapusunu vermediğini, fuzuli şagil olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Dosya içeriğinden , toplanan delillerden; dava konusu 5 parsel sayılı taşınmazda davacı Z. ile diğer davacıların miras bırakanı M. K.'nın 1/2 şer paydaş oldukları, anılan yerde davalının kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, çekişmeli taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın elattığı belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle ayrıca tapulu taşınmazlarda harici satışa değer verilemeyeceği gözetilerek elatmanın önlenmesi isteğinin hapis hakkı tanınmaksızın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacıların tüm, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince, dosya içeriğinden, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporlarından davalının çekişmeli taşınmazda bulunan tek katlı yığma ev vasıflı yeri uzun süredir, tasarruf ettiği, kayıt maliki davacıların bu duruma dava tarihine kadar açık yada zımni muvafakat ettikleri gözetildiğinde kayıt malikleri ile davalı arasında Borçlar Kanununun 299. maddesinde öngörülen ariyet sözleşmesinin süresiz olarak intikal ettiği düşünülmeli, aynı yasanın 304. maddesi hükmü gereğince de dava açılmakla da akde son verildiği kabul edilmelidir.O halde, fuzuli şagilin taşınmazı kullanmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisile de hükmedilmiş olması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.