Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14693 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11003 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/02/2013NUMARASI: 2007/1573-2013/179Yanlar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit, elatmanın önlenmesi, eski hale iade- tazminat davaları sonunda, yerel mahkemece asıl davanın, kısmen kabulüne; birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, menfi tespit, elatmanın önlenmesi, eski hale iade olmadığı takdirde tazminat; birleşen dava tazminat isteklerine ilişkindir.Davacı-birleşen davanın davalısı, maliki olduğu bu taşınmazın inşaat sahası içerisinde bulunan duvarının inşası sırasında yer altından geçen davalıya ait kablolara zarar verildiği gerekçesiyle kendisinden hasar bedeli istendiğini, söz konusu kabloların taşınmazından geçirilmesi konusunda davalı ile herhangi bir anlaşmaları olmadığını ve kendisinden izin alınmadığını, hasarın meydana gelmesinde kusuru olmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitini, elatmanın önlenmesine karar verilmesi ve taşınmazın eski hale iadesini olmadığı takdirde tazminat isteğinde bulunmuştur.Davalı-birleşen davanın davacısı, dava konusu taşınmazdaki kabloların davacının da üyesi olduğu kooperatif tarafından inşa edildikten sonra 22.12.2004 tarihinde davalıya devredildiğini, güzergahın belirlenmesinde tasarrufları olmadığını, davacının taleplerinin haksız olduğunu bildirip davanın reddini savunmuş, birleşen dava ile de kablolara verilen hasar nedeniyle tutanakla tespit edilen zararın tazminini istemiştir.Mahkemece, asıl ve birleşen davalarda tazminat isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte olan 04.02.1340 günlü ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 14. maddesine göre: “Hükümet eşhasın tahtı tasarrufundaki arazinin dahilinde ve emlak ve müessesatın haricinde telgraf ve telefon tesisatı inşasına salahiyettardır. Ancak yapılacak tesisatın, işbu arazi emlak ve müesseseatın istimal ve istifadesini haleldar etmemesi lazımdır.” Bu hükümler uyarınca, bir taşınmaz üzerinde tesisat yapılması halinde taşınmaz mal maliklerinin mülkiyet hakkı devam eder ve yapılan işlem hukuk açısından ne bir kamulaştırma ve ne de irtifak hakkı kurma olarak nitelendirilebilir.Aksine, yasa koyucu, malikin mülkiyet hakkını korumak amacıyla, kurulacak telgraf ve telefon tesisatının taşınmaz malın malikinin kullanma ve yararlanma haklarını engellememesi koşulunu öngörmüştür. Demek oluyor ki, bir taşınmaz üzerinde 406 sayılı Kanunun 14. maddesi hükmünce telgraf ve telefon tesisatı kurulması, malikin taşınmazı kullanma ve ondan yararlanma haklarını engellememesi halinde mümkündür. Somut olayda, geçirilen yer altı şebekesinin davacıya bir zarar vermediği bilirkişi raporu ile sabit ise de, yukarıda değinilen ilkeler yanında davalı idarenin yasal açıdan haklı olabilmesi için taşınmazın niteliği de önem ifade etmektedir. Yasa düzenlemesinde arazi, emlak ve müessesattan bahsedilmiş, uygulama yapılacak taşınmazın emlak ve müessesatın dışında olması gerektiği duraksamaya yer vermeyecek tarzda belirtilmiştir. Oysa somut olayda taşınmazın kayıttaki niteliği arsa olup arazi değildir. Diğer taraftan taşınmaz yerleşim alanında yer almakta olup üzerinde bina bulunmaktadır. O halde anılan yasal düzenlemenin olayda uygulama yeri bulunduğu söylenemez. Buna göre, davacı-birleşen davanın davalısının davasında haklı olduğu açıktır. Öyleyse, davacının Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi ile birlikte yapılan muhtesatların kaldırılmasına, taşınmazın eski hale getirilmesine; birleşen tazminat davasının da reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı-birleşen davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.