Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14628 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9891 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davalı Belediye ve .... hakkındaki davanın reddine; davalı ... hakkındaki iptal-tescil isteğinin reddine; tazminat isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... , davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ...geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil ve tazminat isteğine ilişkindir. Davacı, annesi davalı ... ve dava dışı kardeşleri ... ve ... ile birlikte 926 ada 103 parselde bulunan 14 adet bağımsız bölümde 1/4 er oranda paydaş iken davalı .. vekil tayin ettiğini, ... de dava dışı ... ve ... tevkil ettiğini, ... 2 ve 5, ... 4, 9, 12 ve 14, ... de 11 nolu bağımsız bölümü 3. kişilere satış aktiyle temlik ettiklerini, ayrıca ...1, 3, 6, 7, 8, 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlerdeki kendisinin ve kardeşlerinin 1/4 er payını 3. kişi ... satış suretiyle temlik ettiğini, davalı ... aynı gün anılan 7 adet bağımsız bölümün adına tescilini sağladığını, davalı ... muristen intikal eden bankadaki paraları da çektiğini, kendisine herhangibir bedel ödenmediğini, dolayısıyla vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını, ayrıca davalının kira geliri elde ettiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, 3. kişilere satışı yapılan taşınmazlara ilişkin ıslah ile birlikte 190.625,00 TL tazminata, dava tarihine kadar elde edilen kira gelirlerinin (ıslah ile birlikte 13.407,70 TL'nin) tahsiline ve bankadan çekilen paraların da iadesine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ise belediye ve ... hakkındaki davasını atiye bıraktığını bildirmiştir.Davalı ... , ana taşınmazın ediniminde büyük katkısının olduğunu davacı ile diğer çocuklarının bildiklerini, çocuklarından ... şizofreni hastası olması nedeniyle kandırılarak paylarının elinden alınması ihtimali olduğundan zarara uğramamaları için rızaları ile taşınmazlardaki paylarını devretmeye karar verdiklerini, ancak daha sonra davacının payına karşılık 50.000 Euro talep etmesi üzerine bu meblağın davacıya ödendiğini, ayrıca murisleri ile yüklenici arasında yapılan gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden ve onun 3. kişilere haricen sattığı bağımsız bölümlerin satışı işlemini malik olması nedeniyle yaptığını, bina yüklenici tarafından natamam teslim edildiğinden yaklaşık 100.000 Euro masraf yaptığını,murisin banka hesaplarında para bulunduğu iddiasının da yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Davalı Belediye ve ..., husumet itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece, davalı Belediye ve ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı ... yönünden ise vekâlet görevinin kötüye kullanmasının söz konusu olmadığı, dinlenen tanık anlatımlarında davalının payını davacıya para karşılığı devrettiği ve 50.000 Euro ödemede bulunduğu, ancak davacının davalıyı ibra etmediği, davalı tarafından davacının payı karşılığının tamamının ödenmediği bu durumda davacının tapuların iptalini isteyemeyeceği ancak bedelini talep edebileceği gerekçesi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre tarafların murisine isabet eden 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler için hesaplanan ve davacının payı karşılığı 194.833,32 TL ile 04.01.2005-01.06.2009 tarihleri arasındaki dönem için davalının banka hesabına kira bedeli adı altında yatırılan 53.630,80 TL den davacının payına isabet eden 13.407,70 TL nin toplamı olan 208.241,02 TL den davalı tarafından 1, 3, 6, 7, 8, 10 ve 13 nolu bağımsız bölümler için yapılan 20.286,00 TL iyileştirme gideri ve 50.000 Euronun dava tarihindeki TL karşılığı olan 96.170,00 TL nin mahsubu ile bakiye 91.785,02 TL nin tahsiline; iptal-tescil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, davacının muristen intikal eden bankadaki paralar nedeniyle tazminat isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz ise de temyiz nedenine göre bozma sebebi yapılmamıştır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... ...'nın 29.06.2002 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak eşi davalı ... ve müşterek çocukları davacı ...ile dava dışı ... ve ... kaldıkları, muris ile yüklenici ...arasında imzalanan 01.03.2002 tarihli Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre, murisin maliki olduğu 926 ada 103 parsel sayılı taşınmazda yapılacak olan 14 adet bağımsız bölümden 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10, numaralı olanların murise 2, 4, 5, 11, 12, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin yükleniciye ait olacağının kararlaştırıldığı, murisin ölümü üzerine davacının, davalının ve dava dışı ... ve ... 926 ada 103 parseldeki 14 adet bağımsız bölümde 1/4 er oranda paydaş iken davacının, kardeşi ... ile birlikte ... Noterliğinde düzenlenen 04.07.2002 tarihli vekâletname ve ...de ... Noterliğinde düzenlenen 18.08.2003 tarihli vekâletname ile anneleri olan davalı ... vekil tayin ettikleri, ... Noterliğinde düzenlenen 25.08.2003 tarihli 12879 yevmiye nolu vekâletname ile dava dışı ... ve ... Noterliğinde düzenlenen 25.08.2003 tarihli 12878 yevmiye nolu vekâletname ile dava dışı ... tevkil ettiği, ... 2 ve 5 nolu bağımsız bölümleri 3. kişi ...12.11.2003, ...12 nolu bağımsız bölümü 3. kişi ...ve 14 nolu bağımsız bölümü 3. kişi ...22.12.2003, 4 nolu bağımsız bölümü 3. kişi ...29.11.2004, 9 nolu bağımsız bölümü ise 3. kişi ...28.03.2005 tarihli satış akitleri ile temlik ettiği, ayrıca davalı ...anılan vekâletnameyi kullanarak 11 nolu bağımsız bölümü 3. kişi ...05.08.2004 tarihli satış aktiyle temlik ettiği, yine davalı ...anılan vekâletnameyi kullanarak 1, 3, 6, 7, 8, 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlerdeki çocuklarının 3/4 payını 3. kişi ...19.12.2007 tarihinde satış suretiyle devrettiği ... 'un da aynı gün anılan 7 adet bağımsız bölümü davalı ... aktardığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, davacının atiye bırakma isteğine davalı ... ve Belediye açıkça muvafakat etmediğine (HMK 123 md) ve anılan davalıların taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığına göre davalı ... ve Belediye yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine hükmedilerek anılan davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesinde hukuki geçerliliğini koruyan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden 2, 4, 5, 11, 12, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümler yönünden yapılan temliklerde davacının bir zararının olmadığı (esasen bu hususun dava dışı yüklenici ile arsa malikleri arasında bir iç sorun olduğu) gözetildiğinde anılan bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davacı vekilinin öteki temyiz itirazları ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK. nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. Somut olaya gelince,kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre murise isabet eden 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümden 1, 3, 6, 7, 8 ve 10 nolu bağımsız bölümdeki davacının 1/4 payının 04.07.2002 tarihli vekâletnameye istinaden davacının annesi olan davalı ... tarafından 19.12.2007 tarihinde dava dışı ... satış suretiyle temlik edilip, aynı gün anne ... anılan bağımsız bölümdeki payları tekrar kendi üzerine aldığı, 9 nolu bağımsız bölümdeki davacının payının da davalı ...25.08.2003 tarihinde tevkil ettiği dava dışı Sebiha tarafından 3. kişi ... 28.03.2005 tarihinde satışının yapıldığı, satış bedelinin davacıya ödendiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı, davacının payına karşılık 50.000 Euro ödediğini savunmuş ise de, buna ilişkin belge ibraz edemediği gibi davacı ve davalı arasında vekâlet ilişkisi nedeniyle 6100 sayılı HMK. nun 201. (1086 sayılı HUMK. nun 290.) maddesi uyarınca senede karşı senetle ispat kuralı geregince olayda tanık da dinlenemeyeceğinden tanık olarak dinlenen ... davacının taşınmazlardaki payına karşılık davalı tarafından 50.000 Euro ödendiği şeklindeki beyanının hükme esas alınamayacağı tartışmasızdır. Bu durumda toplanan deliller yukarıda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde davalı ... vekâlet görevini kötüye kullandığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, 1, 3, 6, 7, 8 ve 10 nolu bağımsız bölümler yönünden davacının 1/4 payı gözetilerek iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi;9 nolu bağımsız bölüm yönünden ise davalı ... tevkil ettiği Sebiha vasıtasıyla davacının 1/4 payını devretmesi nedeniyle mal varlığında meydana gelen artışı davacıya ödemesi gerekeceğinden anılan bağımsız bölüm yönünden de tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava (16.06.2008) tarihine kadar davalı ... tarafından tahsil edilen kira bedelinden davacı payına isabet eden alacağın tahsiline hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden sonraki dönemi kapsar şekilde kira alacağına hükmedilmesi, davalı ... 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler yönünden yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların keşfen bilirkişi marifetiyle saptanıp ondan sonra davacının payı nazara alınarak mahsubun yapılması gerekirken apartman yönetiminin düzenlemiş olduğu belgeye dayanılarak, davacının payı gözetilmeden ve davacıya isabet eden 9 nolu bağımsız bölüm değil yükleniciye isabet eden 13 nolu bağımsız bölümdeki masraflar da ilave edilmek suretiyle mahsubun yapılması da isabetsizdir.Davacı vekili ve davalı ... vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.122014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler davacı ve davalı ... vekilleri için 1.100.00.-'er TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp verilmesine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.