MAHKEMESİ : KIRŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/12/2011NUMARASI : 2009/8-2011/504Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Dava ve birleşen dava tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 141 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 1955 doğumlu O... Oğlu O... K... Adına kayıtlı iken, 08.09.1997 tarihinde davalı A... Ltd. Şti’ne satış suretiyle temlik edildiği, şirket tarafından 15.08.2001 tarihinde davalı M...’e, 31.10.2008 tarihinde Cebri satış ile birleşen davanın davalısı P... Giyim ve Tekstil Sanayi A.Ş.’ne, son olarak yargılama sırasında dava dışı M... E...’ye satış suretiyle devredildiği, davacı Tapu Sicil Müdürlüğünün taşınmazın 08.09.1997 tarihinde yapılan temlikinin; malik olan 1955 doğumlu O... Oğlu O... K... Yerine, babası olan 1335 doğumlu O... K... tarafından yolsuz olarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, birleşen davanın davalısının iyiniyetli olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Davalının salt icra kanalıyla taşınmazı almış olmasının iyiniyeti göstermeyeceği gibi, olayın özelliği gereği durumu bilen veya bilmesi gereken konumda olup olmadığı iyiniyetin tayininde esaslı unsurdur. Öte yandan, çekişme konusu taşınmaz yargılama sırasında dava dışı kişiye temlik edilmiştir. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun 186.maddesinde (6100 Sayılı HMK’nun 125. maddesi) dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 125/1. maddesi; dava açıldıktan sonra davalı, dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde; davacı taraf seçim hakkını kullanarak, dilerse temlik eden ile olan davasından vazgeçerek davaya devralan kişiye karşı devam edebileceği, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebileceği hükmünü içermektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece davacı yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı,sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Hal böyle olunca, öncelikle yukarıda değinilen usulü eksikliklerin giderilmesi, ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.