Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1460 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 13159 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: HAYRABOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/10/2006NUMARASI: 2005/102-303Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kısıtlı M..Ç.ın maliki bulunduğu .parsel sayılı taşınmazı davalının haksız ve yersiz kullandığını ileri sürüp elatmanın önlenmesi ve kısıtlı adına tasarruf edilmek üzere vasisine teslimine, davalının haksız aldığı 2004 yılı devlet destekleme bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, kısıtlı annesinin yazılı sözleşme ile taşınmazın kullanım hakkını yaşadığı sürece ve herhangi bir bedel talep etmeksizin kendisine devrettiğini, vasinin bu davayı açmak için izni bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yargılama sırasında davacı M..nin öldüğü, davalının mirasçı olması nedeniyle tüm mirasçıların muvafakatının alınmasına imkan bulunmadığı, miras şirketine atanacak yöneticinin gene bu şirket içerisinde yer alacak olan davalı mirasçıya karşı dava açmasının da mümkün olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle taraf sıfatı kalmayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vasisi ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava,elatmanın önlenmesi ve alacak isteklerine ilişkindir.Mahkemece, taraf sıfatı kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Vasi tarafından açılan davanın yargılaması sırasında kayıt maliki kısıtlı M... Ç...ın 22.1.2006 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Davayı kısıtlı adına takip eden vasinin aynı zamanda davalı ile birlikte kısıtlının yasal mirasçıları oldukları sabittir.Öyleyse taraflar arasındaki çekişmenin paydaşın paydaş aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi ve alacak davasına dönüştüğü kabul edilmelidir. Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 702. maddesine göre ortaklardan herbiri tek başına topluluğa giren hakların korunmasını dava yoluyla sağlayabilir.O halde,davacının görülebilirlik koşulunun bulunmadığı söylenemez Ayrıca bunun için iştirakin sağlanmasına da gerek bulunmamaktadır.Kaldı ki, elbirliği mülkiyetine tabi hallerde ortakların (paydaşların) birbirine karşı açtıkları davalarda Türk Medeni Kanununun paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanacağı tartışmasızdır.Hal böyle olunca, davaya devam edilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması,hükme elverişli olacak nitelikte araştırma ve incelemenin yapılması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün H.U.MK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, lınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.