MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL VE TESCİL,TENKİSYanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi.... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, vasiyetnamenin iptali olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olup, usulüne uygun olarak hazırlanan vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, tenkis yönünden talebin bedel olarak kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27/06/2005 tarih ve 2005/7640 Esas, 2005/10054 Karar sayılı hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan inceleme ve araştırma sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların ortak mirasbırakanı ... ( ...) ...'un 21/07/2003 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak sekiz çocuğu ve kendisinden önce ölen kızı ...'dan olma torunlarının kaldığı, murisin kızları ..., ... ve kızı ...'dan olma torunları .... ve ...'ın davacı, murisin oğulları ..., ... ve ....'ın ise davalı olduğu, ..., ... ve ...'in dava dışı kaldığı, mirasbırakanın kayden maliki bulunduğu 6 ada, 47 parsel sayılı taşınmazını, 10/12/1993 tarihli “Vasiyetnamedir” başlıklı adi yazılı belge ile davalılara vasiyet ettiği, anılan vasiyetnamenin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/632 Esas sayılı dava dosyası ile 02/04/2004 tarihinde açıldığı,henüz vasiyetnamenin tenfiz edilmediği, taşınmazın halen muris adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar; vasiyetnamenin elyazısı ile hazırlanmadığı, geçerlilik koşullarını taşımadığı iddiası ile vasiyetnamenin iptali olmadığı taktirde tenkis isteği ile eldeki davayı açmışlardır.Açıklamak gerekir ki; vasiyetnamenin geçerlilik koşullarını taşıdığı kabul edilerek tenkis bakımından kurulan hüküm sadece davalılar tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 2. Dairesince de vasiyetnamenin geçerli olduğu benimsenerek tenkis bakımından araştırma bozması yapılmıştır. O halde “vasiyetnamenin iptali isteminin” reddine ilişkin bozma ilamı öncesinde verilen hükmün kesinleştiği, böylelikle mahkemece çözümlenmesi gereken ihtilafın tenkis isteği noktasında toplandığı sonucuna varılmaktadır. Bilindiği üzere; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 448. maddesi hükmü uyarınca 1086 sayılı HUMK'nun yürürlüğü sırasında tamamlanmış olaylarda 6100 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı açıktır. 1086 sayılı Yasanın 409. maddesindeki yasal düzenlemeye göre '' usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir'', işlemden kaldırılmış olan dosya, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir, dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin varlığını (gerçekleştiğini) tespit eden mahkeme, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. Mahkeme bu konuda karar vermemiş olsa bile, yukarıda belirtilen dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin gerçekleştiği anda, dosya işlemden kaldırılmış sayılır.Öte yandan; dosyanın işlemden kaldırma kararı bir nihai karar olmadığından temyiz kabiliyeti de bulunmadığı halde, davanın açılmamış sayılması kararı nihai bir karar olduğundan temyizi kabildir. Somut olaya gelince; davacılardan murisin reşit olmayan torunları ... ve ....'ı, davada önce velayeten ...'ın temsil ettiği, yargılama sırasında ölümü üzerine ikinci eşi ...'nin vasi sıfatı ile yargılamaya katıldığı, davacılar ... ... vekili, ... ... ve vasi ...'ın davayı takip etmemeleri nedeniyle 19/01/2011 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırıldığı, 20/01/2011 tarihli celsede davacı ... vekili tarafından yenileme dilekçesi verilerek yargılamanın devamının sağlandığı, yeni duruşma gün ve saati taraflara tebliğ edildiği halde küçükleri vasi sıfatı ile temsil eden ... ve diğer davacı ......'ın duruşmaları takip etmedikleri, en son kararın verildiği 29/06/2011 tarihli celseye katıldıkları ancak mahkemece anılan kişiler bakımından 1086 sayılı HUMK'nun 409. maddesindeki düzenlemeler gözetilmeksizin tenkis isteği bakımından değerlendirme yapıldığı görülmektedir.Diğer taraftan tenkis miktarına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Hemen belirtmek gerekir ki; murisin 21/07/2003 tarihinde öldüğü ve 01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun hükümlerinin uygulanacağında kuşku yoktur.Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 564/1. maddesindeki düzenlemede “değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyleti tenkise tabi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir. ”hükmüne yer verirken 2. fıkrasında da “ Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken aksi halde tasarruf oranı içinde kalan kısmın karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir” hükmüne yer verilmiştir. Ne var ki; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda belirlenen tenkis miktarının karar tarihine göre güncel değerinin saptanması için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken mahkemece Tüfe değerleri gözetilerek değer tespitinin yapıldığı görülmektedir.Hal böyle olunca; davacılardan ... ... ve ... ve ... ... bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve davacı ... bakımından 28/03/2009 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen tenkis edilecek miktarın karar tarihindeki güncel değerinin belirlenmesi için uzman bilirkişiden tarafların ve Yargıtay'ın denetimine olanak tanıyacak şekilde rapor alınması için karar bozulmalıdır.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile ) 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.