MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2012/280-2014/21Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, tarafların kayden paydaş oldukları .. ada..parsel sayılı taşınmaz üzerinde alt katı işyeri ve üst katı konut olan 2 katlı bir binanın bulunduğunu ve davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, 18.04.2007 ilâ 18.04.2012 dönemi itibariyle 19.650,00 TL. ecrimisilin tahakkuk dönem sonları veya dava tarihi itibariyle uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş; 11.07.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle de, talebini 1.100,00 TL arttırarak toplam 20.760,000TL ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, çekişme konusu taşınmazdaki yapıyı kendisinin yaptırdığını ve sadece üst kattaki konutu oturma amaçlı kullandığını; alt kattaki bodrum kısmının ise boş olup, kullanılmadığını; davacıya çekişmeli taşınmazın ½ payını, mevcut yapıdaki hissesini devretmek amacıyla değil, üst hakkı tesis etmek için temlik ettiğini, ancak davacının yapı inşa etmediğini, ecrimisil isteminin hukuka aykırı olduğu gibi, talep miktarının da fahiş olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuş; ilerleyen aşamalarda, konut olarak kullandığı yer bakımından belirlenen ecrimisili kabul ettiğini, nevarki bodrum katın inşaat yapıldığı haliyle durduğunu ve kiraya elverişli olmadığından boş olarak tutulduğunu, bodrum katla ilgili davacıyı intifadan men etmediğini beyan etmiştir. Mahkemece, “dava konusu taşınmazda tarafların 1/2 hissedar oldukları, taşınmaz üzerinde 2 kattan oluşan bir yapı olduğu, bodrum katın atölye olarak kullanıldığı, davacı yönünden intifadan men koşulunun gerçekleştiğinden davalının aksi yönünde savunmalarına itibar edilemeyeceği, taşınmazın bir kısmı boş olsa bile davalının kullanım ve tasarrufunda bulunduğu” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 55 ada 28 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olup, tarafların kayden eşit oranda paydaş bulundukları, taşınmaz üzerinde bodrum ve zemin kattan oluşan 2 katlı bir yapının mevcut olduğu; davalının davacı aleyhine 12.03.1998 tarihinde açtığı muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin dava sonucunda davanın reddine dair verilen Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.12.2000 tarih ve 949-1251 sayılı kararının kesinleşmesinden sonra davacının 30.10.2001 tarihinde çekişmeli taşınmaz hakkında davalı aleyhine açtığı ecrimisil davası neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.12.2002 tarih ve 2001/1647 esas, 2002/2067 karar sayılı ilamının deracattan geçmek suretiyle 02.10.2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, davacının iddiasının aksine davalı bodrum kata ilişkin intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini savunmuş olup, mahkemece anılan husus üzerinde yeterince durulmamıştır. Başka bir ifadeyle, keşfen temin edilen inşaat mühendisi sıfatını haiz bilirkişi raporunda bodrum katın boş depo-atölye olduğu belirtilmesine rağmen, bu bölümün kullanılabilirliği, ne olarak tasarruf edildiği ve kimin tasarrufunda olduğu, davalının davacının faydalanmasına engel olup olmadığı hususları kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmemiştir. Bilindiği üzere; intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmazda mevcut bodrum kat bakımından tarafların tanık dahil her türlü delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller çerçevesinde ecrimisil talep edilen dönem itibariyle intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıkça ortaya konulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de; davacıya, istem konusu ecrimisile yürütülecek faizin başlangıç tarihi bakımından dava dilekçesinin açıklattırılması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, bu gerek yerine getirilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi de isabetsizdir. Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.