Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14455 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10143 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İZNİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/02/2012NUMARASI: 2011/350-2012/39Yanlar arasında görülen "tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat davası" sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı dava dilekçesinde; kayden malik olduğu 167 ada, 28 parselde yer alan bağımsız bölümü icra takibinden korumak amacıyla ve daha sonra iade edilmek kaydıyla davalılardan A...'e tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini anılan kişinin de bankadan kredi alabilmek amacıyla diğer davalı S... K...'a devrettiğini, Yapı Kredi bankası Yenişehir Şubesinden kendi adına 60.000,00.-TL kredi aldığını, ödemelerini yaptığını, borçlarını kapatabilmek amacıyla taşınmazı satmak istemesine rağmen tapuda ferağ verilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline olmadığı taktirde bedelin tazmini isteğinde bulunmuş, mahkemece iddianın yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.İddianın ileri sürülüş biçimine göre; davada inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Bu tür bir iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararında sözü edilen "yazılı belge" veya "yazılı delil başlangıcı" sayılacak nitelikte bir bulgu ile kanıtlanabileceği kuşkusuzdur. Eldeki davada bu tür bir belge veya bulgu ibraz edilmiş değildir.Ne var ki; davacı dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Bilindiği üzere; yemin 6100 sayılı HMK’nun 228. (1086 sayılı HUMK’nun 337. vd.) maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir. 05/02/1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile iddiasının yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu açıktır. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır.Hal böyle olunca; davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.