Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14450 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15149 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ÇAL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/04/2012NUMARASI : 2008/37-2012/104Yanlar arasında birleştirilerek görülen ecrimisil ve munzam zararın tazmini davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada ecrimisil istiğinin reddine, birleşen davada munzam zarar isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Asıl dava, ecrimisil ;birleşen dava munzam zararın tazmini isteklerine ilişkindir. Mahkemece,ihale suretiyle satın alma tarihinden itibaren 15 gün süreli ihtar tebliğ edilerek fuzuli şagilin tahliyesinin istenmediği gerekçesi ile asıl davada ecrimisil isteğinin reddine;bilirkişi raporu doğrultusunda paranın geç alınmasının zarar oluşturduğu gerekçesi ile birleşen davada munzam zarar isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının boşandığı eşi davalı hakkında katkı payı alacağına dayalı ilam nedeniyle yaptığı takip neticesinde 9 ada 40 parselde bulunan davalının maliki olduğu 1,2,3 ve 4 nolu bağımsız bölümler ile 248 ada 48 parsel sayılı taşınmazın Çal İcra Müdürlüğünün 2003/52 talimat sayılı dosyasında cebri İcra yoluyla satışıyla 15.04.2005 tarihinde 1,2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davacıya alacağına mahsuben buna karşın 4 nolu bağımsız bölüm ile 48 parsel sayılı taşınmazın ise 3. kişiye ihale edildiği ve ihale bedelinin 25.04.2005 tarihinde İcra Müdürlüğüne yatırıldığı,davalı tarafından 21.04.2005 tarihinde ihalenin feshi davası açıldığı, retle sonuçlanan davanın derecattan geçmek suretiyle 17.04.2006 tarihinde kesinleştiği, bilahare davalının takibe dayanak alınan Çal Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararına ilişkin olarak yargılmanın iadesi davasının yargılama aşamasında talebi doğrultusunda Mahkemece 05.05.2006 tarihinde takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği,yargılamanın iadesi davasının reddine karar verildikten sonra tedbir kararının 25.08.2006 tarihinde Mahkemece kaldırıldığı,1,2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin 01.02.2007 tarihinde davacı adına tescil edildiği,bu arada ihale bedelinin 24.05.2005 tarihinden itibaren bankanın vadeli mevduat hesabında nemalandırıldığı ve hesabın 03.10.2006 tarihinde kat edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; ülkemizdeki mevcut ekonomik durum ve enflasyon nedeniyle paranın alım gücünü yitirdiğinin herkesçe bilindiği ve bilinebilecek durumda olduğunun açık olması ve aynı ilkenin Hukuk Genel Kurulu'nun 7.2.2001 gün ve 2000/4-1811-2001/10 sayılı kararında da vurgulanması karşısında ve zarar hesabıı yapılırken bilirkişi raporunda esas alınan ekonomik unsurların ortalaması bulunduktan sonra ihale bedelinin nemalandırılmasının mahsubu sonucu kalan miktarın munzam zarar olarak tespit edildiği belirlenmek suretiyle birleşen davada munzam zarar tazmin isteğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin birleşen davada munzam zarar tazmini yönünden temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacı vekilinin asıl davada ecrimisil yönünden temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere;gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminatdır. Gerek TMK. m. 705, gerekse İİK. m. 134 hükümleri gereği "cebri icrada mülkiyet ihale ile alıcıya geçer. Tescil veya teslim cebri artırmalarda mülkiyetin geçişi için zorunlu değildir" TMK'nin m. 705/2 fıkrasında da belirtildiği gibi, tescil ihale yoluyla mülkiyet kendisine geçen alıcının, temliki tasarrufta bulunabilmesi için gereklidir.İhale ile mülkiyeti kazanan alıcı, kural olarak taşınmazın yarar ve hasarını da üstlenmiş olur (6098 sayılı TBK m. 208). Bu durumda alıcı malik sıfatı ile taşınmazı işgal eden şahsın tahliyesini (İİK m. 135/2 kapsamında) isteyebileceği gibi, fuzuli şagil aleyhine ecrimisil istemiyle dava da açabilir. Ancak açılacak bu davada ecrimisil, borçluya gönderilecek ihtarın tebliginden 15 gün sonrası için istenebilecektir. Ancak, ihalenin feshi istenilmiş ise, bu konudaki dava sonuçlanıp ihale kesinleşinceye kadar, satılan taşınmaz icra dairesi tarafından muhafaza ve idare edilir (İİK m 134/1). Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında;taraflar 1999 yılında boşanan karı koca olup davalının borcu nedeniyle cebri icrada ihale yoluyla 15.04.2005 tarihinde 9 ada 40 parselde bulunan davalının maliki olduğu 1, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler davacıya alacağına mahsuben ihale edilmiştir. İİK'nin 135. maddesine göre tahliye istenmemiş ise de, ihalenin feshi istemiyle 21.04.2005 tarihinde dava açılmıştır. Bu iddianın reddedilmiş bulunması karşısında kötü niyetin de gerçekleşmiş bulunmasına ve icra dairesinin ihmal ya da kusuru sonucu ihtar tebliğ edilmeyen hallerde kötüniyetli şagilin haksız zenginleşmesine yol açılmış olunacağına göre sözü edilen ihale tarihinden itibaren işgal tazminatı isteme hakkının doğduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca; Mahkemece, asıl davada bilirkişilerce belirlenen 4.612,00.-TL ecrimisil miktarına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı vekilinin, asıl davada bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.