Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14429 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10380 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/05/2012NUMARASI : 2010/185-2012/410Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil;olmadığı takdirde tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl dava ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, TMK'nun 559. maddesinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, miras bırakanın, çekişmeli taşınmazlarını satış suretiyle davalılara temlik ettiği ve mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için gerçekte bağışlamak istediği taşınmazlarını esas amacını gizleyerek satış biçiminde devrettiği, böylece, gerçek iradeyle görünürdeki işlemin örtüşmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil; terditli olarak da, tenkis isteğinde bulunmuştur.İddianın, özetlenen içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle öncelikle muris muvazaası nedenine dayanıldığına göre; somut olayda, TMK'nun 559. maddesinin uygulama yeri yoktur.Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. Başka bir anlatımla muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez. 01.04.1974 gün 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi davacı miras bırakanın ardılı olarak değil, miras hakkının çiğnenmesinden ötürü zarara uğrayan kişi olarak ve kendi miras hakkına dayanarak dava açmaktadır. Dava hakkı da miras bırakanın ölümü ile doğmaktadır. Ne varki; muris muvazaasının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği kuralının istisnası miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni Kanununun 599.maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından açılacak davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddi gerekir.Görüldüğü üzere; bu nedene dayalı davalar, ayrık durumlar hariç (3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi) hiç bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi değildir. Hal böyle olunca, mahkemece tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanarak gerekli inceleme ve değerlendirmenin yapılması, muvazaa iddiasının kanıtlanmaması durumunda tenkis isteğinin gözetilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.