Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 144 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 14263 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmişse de, duruşma isteğinden vazgeçilmekle dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, ablaları olan muris ...'nun kök muris ...'ndan kendisine intikal eden dava konusu taşınmazlardaki miras paylarını davalıların murisi ...'na satış yoluyla devrettiğini, işlemin muvazaalı olup kendilerinin miras haklarını zarara uğrattığını ileri sürerek tapularının iptali ile tüm mirasçlar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, satış işleminin bedeli karşılığı yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, davacılar tarafından, çekişmeli taşınmazların tapularının iptali ile tüm mirasçlar adına tesciline karar verilmesi istenildiğine göre, eldeki davanın muris ...'nın terekesi adına ve O'na teb'an açıldığının ve elbirliği halinde mülkiyet hükümlerinin geçerli bulunduğunun kabulünde zorunluluk vardır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural TMK'nın 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ./..ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Nitekim, TMK'nın 702/2. maddesi de bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiş (11.10.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda, davacılar vekili, muris ...'nun dava dışı mirasçıları bulunduğunu belirterek davaya dahil edilmeleri için kendilerine süre verilmesini istemiş, mahkemece bu istek reddedilerek esastan hüküm kurulmuştur.Hâl böyle olunca, öncelikle muris ...'nun tüm mirasçılarının belirlenmesi açısından veraset ilamının ya da verasete esas teşkil edecek içerikteki nüfus kayıtlarının temin edilmesi, dava dışı mirasçılarının bulunduğunun belirlenmesi halinde davaya olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.