MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 18 parsel sayılı taşınmazı satmaya karar verdiğini, emlakçı ...... ve ......... isimli kişiler aracılığıyla davalı ile irtibata geçip, 1.600.000,00 TL bedel üzerinden satım konusunda anlaşmaya vardıklarını, bedelin tapuya gidildiğinde elden ödenmesinin kararlaştırıldığını, satış gününde ise tapu müdürlüğünce şirket adına olan yetki belgesinin yeterli görülmemesi üzerine imza attıktan sonra yeni yetki belgesi istendiğini, davalının ise satış bedeli yüksek olup, yanında taşıyamadığını, bankadan havale yapacağını söyleyerek ayrıldığını, daha sonra yapılan telefon görüşmelerine rağmen sürekli oyalama yoluna gidilerek satış bedelinin hesaba yatırılmadığını, öte yandan, tapu müdürlüğünce de yetki parafının tamamlanması için baskı yapıldığını ve tapu kaydının el değiştirip değiştirmediğini sormaya gittiklerinde yetki belgesi parafının da tamamlatıldığını, hile ve usulsüzlük sonucunda taşınmazın devrinin sağlandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde taşınmazın bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın resmi akitle davalıya temlikinin yapıldığı, davacı şirket temsilcisinin taşınmazın bedelini peşin ve nakit olarak aldığını beyan ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı şirketi temsilen .............'ın çekişme konusu 18 parsel sayılı taşınmazı 03.04.2013 tarihli akitle satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda, yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Öte yandan, çekişme konusu taşınmazın satış işlemine dair tapu idaresinden CD kaydının istendiği, ne varki, anılan CD'nin incelenmesi ve tanıkların dinlenmesine dair davacı talebinin hükümle birlikte reddedildiği görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, hile iddiası tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceğine göre davacı iddiası bakımından gerekli araştırma yapılmadan noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının hile iddiası bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, tanıkların dinlenmesi, tapu idaresinden gelen CD kaydının incelenmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.