MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları .......'in kayden maliki olduğu dava konusu 1608, 1620, 1633, 1669, 1704, 2035, 2776, 2780, 2810 ve 2813 parsel sayılı taşınmazlarını 11.09.1984 tarihinde davalı oğluna ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, murisle sadece davalının değil kendisilerinin de ilgilendiğini, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, davacı ...'in yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları yargılamaya devam etmişlerdir. Davalı, dava konusu devrin muvazaalı olmadığını, murisle birlikte yaşadıklarını ve bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan .......'in kayden maliki olduğu çekişme konusu 1620 ve 1633 parsel sayılı taşınmazlar ile 11/12 hisse ile paydaş olduğu dava konusu 1608, 1699, 1704, 2035, 2776, 2810, 2813 sayılı ve 21/40 hisse ile paydaş olduğu 2780 sayılı parselleri 11.09.1984 tarihinde oğlu olan davalı ...'ye ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, murisin 19.01.1991 tarihinde öldüğü ve geriye mirasçı olarak taraflar ile dava dışı torunu Ruhi'nin kaldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514) Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olayda, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istek bakımından yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı olarak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, murisin yapmış olduğu ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile tüm malvarlığını oğlu davalıya aktarıp aktarmadığının tespit edilmesi, temliklerdeki murisin iradesinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, dava reddedildiğine göre kararda maktu harç yerine nispi harcın hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.