Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14356 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11083 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, .......... İcra Müdürlüğünün 2010/9 Tal. Sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu dava konusu 385 sayılı parselin 1/3 payını alacağına mahsuben temellük ettiğini, ancak önceki malik olan dava dışı Kadri'nin dava konusu taşınmazı davalıya bedelsiz kullandırdığını, davalıya 19.07.2011 tarihinde ihtarname gönderdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazı davacıdan önceki paydaş olan dava dışı ...... ile yaptığı kira akdi dayanarak kullandığını, fuzuli şagil olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, haksız kullanımın keşfen belirlendiği gerekçesi ile davacının payı oranında elatmanın önlenmesine ve ecrimisil talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'ın dava dışı Kadri'nin borcuna istinaden İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2009/20237 sayılı dosyasında başlattığı takip sonucu .......... İcra Müdürlüğünün 2010/9 Tal. Sayılı dosyasında yapılan ihale ile anılan borçlunun dava konusu 385 sayılı parseldeki 1/3 payını alacağına mahsuben 03.02.0211 tarihinde temellük ettiği ve 29.04.2011 tarihinde adına tescil edildiği, 26.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dava konusu taşınmazda 5 adet yapının bulunduğu ve davalının kullanımında bulunan dükkanın anılan yapılardan birinin zemin katında bulunduğu, dosyaya sunulan ve ........... Noterliğinde yapılan 18.01.2010 tarih ve ......... yevmiye sayılı kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazda taksim sonucu dava dışı Kadri'ye isabet ettiği iddia edilen çekişme konusu dükkanın adı geçen tarafından 18.01.2010 tarihinde ve 5 yıl süre ile davalı ...'a kiralandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.), Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; dava konusu 385 sayılı parselde dava dışı Kadri ve diğer paydaşlar arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise dava konusu dükkanın Kadri'ye isabet edip etmediği, eğer adı geçene isabet etmiş ise dosyaya sunulan kira akdinin geçerli olacağı, aksi halde taşınmazda pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadığından anılan sözleşmenin geçerli olmayacağı açıktır.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler ışığında dava konusu 385 sayılı parselde her paydaşa özgülenen yer olup olmadığı hususunda araştırma yapılıp denetime elverişli bilirkişi raporu alınması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.