MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/02/2012NUMARASI : 2008/161-2012/54Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve temliken tescil davası sonunda, yerel mahkemece, elatma ve yıkım talebinin reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının maliki olduğu taşınmaza davalının binasının taşkın olduğunun keşfen belirlendiğini ancak davalının iyiniyetli olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; dava konusu 126 ada 13 parselin geldisi olan 257 sayılı parselin 01.11.1955 tarihli kadastro ile eski tapu Kaydına istinaden 720 m² olarak dava dışı Hasan Kardeş adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra12.07.1966 tarihli bağış işlemi ile davacın annesi olan dava dışı Zehra Kardeş'in malik olduğu, 29.04.1968 tarih ve 858 yevmiye sayılı ifraz işlemi ile 1305 ve 1306 sayılı parsellerin oluştuğu, 40 m² olan 1305 parsel sayılı taşınmazın davalıya satıldığı, davalının dosyaya sunduğu “tarla satış senedi” başlıklı belgede davacının annesi olan dava dışı Z.dan 30 m² daha yeri harici satımla aldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda harici satım alma nedeni ile davalının iyiniyetli olduğu ve taşkın binanın bulunduğu kısmın ifrazının mümkün olduğu, bir başka ifade ile TMK'nun 725. maddesindeki koşulların davalı – karşı davacı lehine oluştuğu belirlenerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak davacı, bina taşkınlığı dışında da taşınmazının bir bölümünün davalı tarafından kullanıldığını iddia ettiği halde bu hususta bir araştırma yapılmış değildir. Her ne kadar davalı harici satın alma savunmasında bulunmuş ise de tapulu taşınmazların temlikinin nasıl yapılacağı Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde açık olup harici satışa değer verilemeyeceği ve davalının harici satım almadan kaynaklanan kişisel hakkını satıcısına karşı kullanabileceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, davalı adına temliken tesciline karar verilen yer dışında davalının, davacı taşınmazında kullandığı yer olup olmadığının araştırılması, var ise bu bölüm yönünden asıl davanın kabul edilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de asıl davanın reddine karar verildiğine göre yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı – karşı davacı lehine avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken davası kabul edilen karşı davacı (davalı) aleyhine yargılama gideri ve avukatlık parasına karar verilmesi doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.