Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1434 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13592 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 23/12/2008NUMARASI : 2008/168-2008/332Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı Ş.'den aldığı borca teminat olarak 130 parsel sayılı taşınmazını Ş.'e temlik ettiğini, aldığı borcu ödediğinde taşınmazın iade edileceği hususunda anlaştıklarını, ancak davalının anlaşmaya uymayarak diğer davalı H.ye muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 03.10.2003 tarihli belgenin inançlı işlemin belgesi olduğu, Borçlar Kanununun 81.maddesinin önem kazanacağı, diğer yandan davalı H.'nin Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağına ilişkin delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek bozulmuş, hükmüne uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece özetle davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve taşınmazın teminat amaçlı temlik edildiğine göre çekişmenin taraf muvazaasına dayanıldığı ve bu iddianın 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararına göre, ancak yazılı delil ile kanıtlanabileceği, davacı tarafından ibraz edilen 03.10.2003 tarihli belgenin de, bu anlamda inançlı işlemin belgesi olduğu, bu nedenle somut olayda Borçlar Kanununun 81.maddesinin gözetilmesi gerektiği, öte yandan inanılandan (davalı Ş.'den) taşınmazı temellük eden davalı H.de, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek bozulmuştur. Oysa, bozma kararında mahkemece yapılması ve araştırılması gerekli hususlar duraksamaya yer bırakmayacak biçimde gösterilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karşın, bozma gereklerinin yerine getirildiği söylenemez.Mahkemece, Yargıtayın bozma kararına uyulması durumunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak, yine bozma ilamında açıklanan esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu kural kamu düzeniyle ilgili olup, kazanılmış hak ilkesinin bir gereğidir.Bu ilke mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir. O halde, bozma üzerine mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucu davalı H.'nin Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı belirlendiğine göre, davalı H.nin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, bozma ilamında belirtildiği halde Borçlar Kanununun 81.maddesinin gözetilmemiş olması doğru değildir. Bilindiği üzere; kendi edimini yerine getirmeyenin, karşı edimin ifasını isteyemeyeceğinden, Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmü uyarınca, davacının davalı Şahin'den almış olduğu borcun mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, davalı (inanılanın) Borçlar Kanununun 125.maddesinde de düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde her zaman inançlı işleme konu borcun ödenmesi talebinde bulunabileceği gerekçesiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların, temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.