Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14336 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13073 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIMTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacı, 794 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu parsel maliki davalının ruhsatsız ve imara aykırı olarak taşkın bina inşa ettiğini, bahçe çiti çektiğini, taşkın kısımda aynı zamanda pencere dahi açarak cephe oluşturduğunu, bu haliyle kendi arsasına inşaat yapamayacağını, arsa satılmak istendiğinde değer kaybedeceğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.Davalı, davacının taşınmazına bir müdahalesi olmadığını, dava konusu binanın 1992 yılında yapıldığını, binayı yaptırmadan önce gerekli ölçümleri yaptırıp aplikasyon krokisini düzenlettiğini, kendisine gösterildiği şekilde temel attığını, davacının taşınmazına bilerek isteyerek müdahale etmediğini, iyiniyetli olduğunu, taşkın kısımdaki arsanın bedelini ödemeye hazır olduğunu, uygun bedel karşılığında temliken tescil istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 794 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 10.07.2012 tarihinde yapılan 3402 sayılı Yasanın 22/a maddesi uygulaması ile davacı adına kayıtlı olduğu, geldisi olan 722 sayılı parselin 15.12.1982 'de yapılan kadastro çalışması ile 1/2 payının davacı, 1/2 payının dava dışı kişi adına tespit edildiği, davacının daha sonra 12.08.1997 tarihinde bu payı da satın alarak tamamına malik olduğu, komşu 794 ada 5 nolu parselin yine 10.07.2012'de yapılan 3402 sayılı Yasanın 22/a maddesi gereğince davalı adına kayıtlı olduğu, geldisi olan 720 sayılı parselin 15.12.1982 'de kadastroca dava dışı kişi adına tespit gördüğü, davalının o kişiden 02.09.1993 tarihinde satın alma yoluyla edindiği ve 720 sayılı parsel üzerine üç katlı bina yapmak için 28.12.1993 tarihinde yapı ruhsatı aldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, bir kadastro teknisyeni, bir fen bilirkişi ve bir inşaat mühendisi ile yapılan keşif sonucu verilen raporda bilirkişiler, 794 ada 5 nolu parsel üzerine kurulan binanın dava konusu 794 ada 3 nolu parsele 1.82 m2 tecavüzünün bulunduğunu, bu binanın tapu kayıtları ile paftasında mevcut olmadığı, yapının statik bütünlüğü bakımından yapının tecavüzlü kısmının yıkılmasının mümkün olmadığı kanaatini bildirmişler, buna karşın kadastral sınırlar ve yenileme çalışmasındaki sınırlar krokide ayrı ayrı gösterilmemiş, davalının belediyeden aldığı yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgeleri üzerinde durulmamıştır.Bu durumda, dava konusu taşınmazlara ait aplikasyon krokisinin getirtilmesi, yerinde yeniden keşif yapılarak, içlerinde harita mühendisi ile statik konusunda uzman bir inşaat mühendisi olan 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile yapılacak ölçüm ve değerlendirme sonucu yenileme kadastrosu ile kadastral sınırların belirlenerek krokilendirilmesi, sınırların doğru bir şekilde saptanması, alınacak bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye ve denetlemeye elverişli, infaz kabiliyeti bulunan bilirkişi raporuna göre davacının taşınmazına davalının bir tecavüzünün olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik soruşturma ile yetinilerek çelişkili, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.