MAHKEMESİ : KİLİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/10/2010NUMARASI : 2000/405-2010/636Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece; ''...“ ...Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunu'nun 645, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği, ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte tapu müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtları da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerektiği, öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması, somut olayda ise anılan ilke ve olgulara uygun araştırma yapılmadan yetersiz uygulama ve değerlendirme ile bilirkişi tanıklarının soyut içerikli beyanları ile yetinilerek karar verilmesinin doğru olmadığı'' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının dayandığı vergi kaydı ile revizyon gören 1948 tarihli 25 ve 26 sıra nolu tapu kayıtlarının dava konusu yerlere uyduğu, ancak tapu kayıtlarına üstünlük tanındığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir. Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; çekişmeye konu taşınmazlara revizyon gören 21.08.1948 tarihli, 25 ve 26 nolu tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm geldilerinin ve tüm komşu taşınmazlara uygulanan vergi kayıtlarının getirtilip mahalline uygulanmadığı, öte yandan, revizyon gören tapu kaydı ile davacının dayandığı vergi kaydının kuzey ve doğu sınırı dere okuduğu ve mahalli bilirkişilerce bu derelerin kuzeyde kışla deresi, doğuda klorlar deresi olduğunun bildirilmiş olması karşısında, anılan derelerin, revizyon gören tapunun ilk tesis edildiği tarihte mevcut olup olmadığı, zamanla bu derelerin yataklarını değiştirip değiştirmediği hususları üzerinde de durulmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce gönderilen 40 ve 41 nolu tapu kayıtlarının cilt ve sıra numaralarının çekişme konusu taşınmaza revizyon gören 21.08.1948 tarihli, 25 ve 26 sıra numaralı tapu kayıtlarının geldileri ile uygunluk göstermemesi, diğer bir söyleyişle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün göndermiş olduğu 40 ve 41 sıra nolu tapu kayıtlarının taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarının geldisi olmadığının anlaşılması, öte yandan; Kilis Tapu Müdürlüğü'nün 21.05.2014 tarihli yazısında; geldi kayıtların osmanlıca olduğu ve müdürlüklerinde eki yazı okumayı bilen bulunmadığının bildirilmiş olması karşısında, öncelikle eski yazıdan anlayan bir bilirkişi görevlendirilerek tapu müdürlüğünde eski yazı olan geldi tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tercüme ettirilerek geldi tapu kayıtlarının temin edilmesi, yine tüm komşu parsellere uygulanan vergi kayıtlarının eksiksiz evrak arasına alınması, ondan sonra aralarında jeoloji mühendisi ile 3 tane fen bilirkişisinin bulunduğu bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak revizyon gören tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren ve yine komşu vergi kayıtlarının mahalline tek tek uygulanması, özellikle kuzeyde ve doğuda bulunduğu belirtilen derelerin yatak değiştirip değiştirmediği konusunda mahalli bilirkişilerin ayrıntılı beyanı alınarak bu konuda jeoloji mühendisinden de bilimsel nitelikte rapor alınması, keşifte görev yapacak fen bilirkişilerine keşfi izlemeye olanak sağlar nitelikte rapor ve harita düzenlettirilmesi, öte yandan revizyon gören tapu kaydının sabit sınırlı olup olmadığı hususları üzerinde de durulması, toplanacak delillerin, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.