MAHKEMESİ : GÜRÜN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2013NUMARASI : 2013/48-2013/143Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve alacak isteklerine ilişkindir. Davacı; .. ada .. parsel sayılı taşınmazın yarısı kendisine ait olduğu halde davalının kadastro tespiti sırasında adına tespit ettirdiğini, Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.06.2010 gün 2008/260E-2010/146K sayılı ilamıyla ½ payın adına tescile karar verildiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için 8.500 TL ecrimisil isteklerinde bulunmuş, 25.06.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle 700,65TL devlet destekleme geliri, 5.161,36TL ürün geliri, 951TL kira geliri olmak üzere toplam 6.813 TL istemiştir. Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairece “ 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın istenilen ecrimisil miktarı ve el atılan yerin değeri toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı, dava dilekçesinde el atıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle keşfen belirlenecek değer üzerinden nispi tarifeye göre harç tamamlatılarak işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma kararı uyarınca işlem yapıldıktan sonra tarafların paylı mülkiyet üzere malik oldukları, taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanıldığı, davacının hükmen kayıt maliki olduğu tarihten dava tarihine kadar olan dönem aralığı için davalının ecrimisil ödemekle yükümlü olduğu, devlet destekleme geliri ve kira geliri istenemeyeceği gerekçesiyle davalının ½ paya yönelik elatmasının önlenmesine, 2.225TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden ; G. ilçesi K. Köyünde 2007 yılında yapılan kadastro sırasında çekişmeli .. ada..parsel sayılı taşınmazın H. K.'a ait iken 1989 yılında C. D.'a sattığı, Cengiz'inde 2005 yılında K.. D..'a sattığından sözedilerek satış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden K.. D.. adına tespit edildiği, itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davacı tarafından 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3 .maddesinde düzenlenen 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davasının davalı tarafından kabul edildiği, bunun üzerine Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.06.2010 gün 2008/260E-2010/146K sayılı kararıyla ½ payın davacı adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 24.09.2010 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın tamamının davalı tarafından 2005 yılından bu yana kullanıldığı anlaşıldığından davacının payı oranında davalının elatmasının önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalının temyiz itirazlarının REDDİNE, Davacının temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen kararlar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşırlar.İptal hükmü geriye etkili olarak sonuç doğurur. Öte yandan, tapu iptali ve tescil davasını kabul eden davalının iyiniyetli olduğundan sözetme olanağı da yoktur. Tarafı bulunduğu kadastro tespit işlemi yok hükmünde olup, bu suretle oluşan tescil de yolsuz tescil niteliğindedir.Ecrimisil, kötüniyetli şagilin malike ödemekle yükümlü olduğu tazminat olup en azı kira geliri en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.Somut olayda, çekişmeli taşınmazın tamamının 2005 yılından bu yana davalının kullanımında olduğu keşifte dinlenen tanık anlatımlarıyla ve kadastro tespit tutanağının içeriğiyle sabittir.Bu sebeple temyize konu davanın açıldığı 29.06.2011 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için davacının payı oranında bilirkişi incelemesiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin, temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.09.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.