Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14293 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10879 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ŞEREFLİKOÇHİSAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/02/2013NUMARASI : 2012/235-2013/142Yanlar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu,açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davacının çekişmeli taşınmazı 02.09.2008 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik ettiği, taraf muvazaasına tutunduğu, taraf muvazaasının yazılı delil ile ispatlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı 18.07.2012 tarihli dilekçe ile; kayden maliki olduğu 5480 parsel sayılı taşınmazı bakım ve ihtiyaçlarını karşılayacağı taahhüdünde bulunan torunu T.'a 02.09.2008 tarihinde temlik ettiğini, temlik işleminden sonra kendisini arayıp sormadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.. Öncelikle belirtilmelidir ki; olayları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yaparak uygulanacak hükmün tespiti ve tatbiki hakime aittir. (HUMK.76.mad.) Somut olayda; her ne kadar mahkemece istek, taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilerek yazılı delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, gerek dava dilekçesi gerekse aşamalarda verilen dilekçelerdeki iddiaların içeriği ve ileri sürülüş biçiminden; hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.. Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı TBK.nun 36/1. (818 sayılı B.K'nun 28/l.)maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.Hal böyle olunca, öncelikle davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, ondan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.