Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14265 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2772 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : TAVAS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/09/2012NUMARASI : 2011/247-2012/108Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, vasiyetnâmenin iptali davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada 3796 parsel yönünden husumet yokluğundan reddine, diğer taşınmazlar bakımından kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.09.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı F. K. vekili Avukat Y.Ö. ile diğer temyiz eden davacı M.. N.. ve vekili Avukat A.S. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı A.. D.. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil , birleşen dava ise vasiyetnamenin iptali isteğine ilişkindir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan S. N.'in 23/09/2004 tarihinde, noterde düzenlenen vasiyetname ile 17 parça taşınmazını oğlu M. ile kızı F.arasında paylaştırmak suretiyle vasiyette bulunduğu, daha sonra ise vasiyetnamede yer alan taşınmazlarla birlikte toplam 19 parça taşınmazını 21/04/2006 tarihinde, takip eden üç ayrı resmi akitle davalı A.. D..'e satış yoluyla devrettiği, bu taşınmazlardan 3796 sayılı parselin davadan önce davalı A.. D.. tarafından dava dışı 3. kişiye temlik edildiği, murisin 28/09/2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı ve davalılardan F. K.'yı bıraktığı başkaca mirasçısının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar Dairenin 03/05/2011 tarihli, 2011/152 Esas, 2011/5254 Karar sayılı ilamı ile “......mirasçılar adına tescil isteği ile terekeye iade istenildiği ancak iştirak sağlanmadan ve talep olmaksızın davalı Fatma bakımından hüküm kurulduğu belirtilerek Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca iştirakin sağlanması " gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece de bozma ilamına uyulmuştur.Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında asıl davada 3796 parsel bakımından husumet yokluğundan davanın reddine, diğer taşınmazlar bakımından davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur. Bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereği olup re'sen gözetilmesi gerektiğinde de kuşku yoktur.Ne varki; mahkemece bozma kararına eylemli olarak uyulduğu halde bozma ilamının gereğinin eksiksiz olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki; asıl davada mirasçılardan M.. N.., muris tarafından yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, gerçekte diğer davalı F. K.ya devrini sağlayabilmek amacıyla davalı A.. D..'e temlik edildiğini, ancak F.K. ile eşi B. K.'nın alacaklılarının icra takibinden korunabilmek için henüz devrin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek açtığı asıl davada tapu kaydının iptali ile kendisi ve davalı kardeşi Fatmaana adına tesciline karar verilmesi, birleşen davada ise 23/09/2004 tarihli vasiyetnamenin iptali isteğinde bulunmuştur. Dolayısıyla dava terekeye iade istemli açılmıştır. Davacı dışındaki mirasçı Fatmaana'nın eldeki davada salt davalı olarak gösterilmesinin iştirakin sağlanması sonucunu doğurmayacağı açıktır. Nitekim yukarıda anılan bozma ilamında sonra 06/09/2012 tarihli celsede mirasçı olan davalı F. K.; davaya muvafakat etmediğini, kayıt maliki olan diğer davalıdan bir talebinin bulunmadığını beyan etmiştir. Bu durumda iptal edilecek pay tüm ortakların hakkını ilgilendireceğine göre ve mirasçı F. K.'nın davaya muvafakat etmemesi karşısında miras şirketine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek, mirasçının davalı olarak gösterilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde değildir.Hâl böyle olunca, Dairenin bir önceki bozma kararında değinilen ilkeler çerçevesinde sicilin elbirliği mülkiyetine tâbi olduğu gözetilerek, iptal edilecek payın tüm ortakların hakkını ilgilendireceğinden miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi suretiyle, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeksizin ve birleşen dava bakımından da gerekçesiz yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı ve davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp, birbirlerine verilmesine, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.