MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2011/523-2013/111Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davaları sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve birleşen davanın davalısı Ş.. B.. tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.09.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Ş.. B.. vekili Avukat Ö.Ş. davacı A.. B.. vekili Avukat B. Y. ile temyiz edilen davalı Keçiören Tapu Müdürlüğü vekili Avukat H. G. ihbar olunan F.. T.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı H.. S.. vekili Avukat, ihbar olunan M.. K.. gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl dava; hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava ise tapu iptal ve tescil yanısıra terditli olarak tazminat isteğine ilişkindir.Asıl ve birleşen davada tapu iptal tescil isteği bakımından iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, birleşen davadaki tazminat isteği bakımından ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; ".....asıl davada sicil kaydı üzerinde bulunan davalılardan H.. S..'ın Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğunda olduğu, davalı idarenin ise olayda sorumluluğunun bulunmadığı saptanmak, birleşen davada ise davalı Ş.. B..'un kayıt maliki olmadığı gözetilmek suretiyle açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, asıl davadaki tapu iptal ve tescil isteği reddedildiğine ve bu olgunun doğru olduğu benimsendiğine göre bu istek bakımından kararın kesinleştiği tarihin, davacı yönünden tazminat isteğinin doğduğu tarih olarak düşünülmesi gerektiği, henüz ayın isteği ile ilgili davanın kesinleşmediği ve ancak kesinleştikten sonra tazminat isteğine ilişkin davanın dinlenebileceği, bu açıklamalar karşısında tazminat hakkınının hak düşürücü süre ve zamanaşımına uğradığını kabule olanak bulunmadığı, tazminat isteği bakımından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması, delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı H.. S.. ve Keçiören Tapu Müdürlüğü aleyhine açılan dava ile birleşen davanın davalısı Ş.. B.. aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin olarak verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve birleşen davanın davalısı Ş.. B.. tarafından tazminata hasren temyiz edilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki; mahkemece asıl ve birleşen davada tapu iptal ve tescil isteminin reddine ilişkin olarak verilen hüküm kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim anılan husus davacı ve birleşen davalı tarafından da temyize konu edilmemiştir. Bu durumda; yukarıda açıklanan olayların akışından ve saptanan olgulardan taraflar arasındaki ihtilafın tazminat isteği noktasında toplandığı açıktır.Bilindiği üzere, bozma ilamına uyulmakla bozma yararına olan taraf lehine usulü kazanılmış hak doğar, mahkemece, bozma kararında açıklandığı şekilde gerekli araştırma ve inceleme yapılması zorunlu hale gelir. Ne var ki; somut olayda, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde; bozma doğrultusunda işlem ifa edilmeksizin, başka bir ifadeyle, bozmada belirtilen şekilde araştırma, inceleme ve soruşturma yapılmaksızın hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davacı dava dilekçesinde eşinden boşanması nedeniyle ekonomik sıkıntı içerisinde olduğu bir dönemde davalı Ş.. B..'un bankadan kredi çekerek yardımcı olacağını söylemesi üzerine, bankadan çekilecek kredinin teminatı olarak çekişmeye konu taşınmazına ipotek tesisi için tapuya gittiğini, okuma yazma bilmediğinden tapudaki evrakların eli tutulmak suretiyle imzalatıldığını, kendisine 12.500,00 TL verildiğini, borcu 36 ay taksitle ödediğini, ipoteği kaldırmak isterken taşınmazın Ş.. B..'a temlik edildiğini, onunda H.. S..'a devrettiğini öğrendiğini, evin tahliyesi için icra emri ile durumdan haberdar olduğunu, hataya düşürüldüğünü ileri sürerek eldeki davayı açtığı, ancak mahkemece gerek tapu iptal ve tescil gerekse tazminat isteminin dayanağını teşkil eden, iradenin fesada uğramasına yol açan nedenlerin davacı yana açıklattırılmadan, ne şekilde hataya düşürüldüğü açıkça ortaya konulmadan ve bu yönde bir tespit yapılmadan sonuca gidilerek tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu aynı Yasanın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim edilmesi gerekirken tazminata neden hükmedildiği konusunun gerekçelendirilmemesi de doğru değildir.Hâl böyle olunca; bozma ilamında açıklanan yöntem izlenerek tazminat isteği bakımından iradenin fesada uğramasına yol açan nedenlerin davacı yana açıklattırılması, ne şekilde hataya düşürüldüğünün açıkça ortaya konulması ve tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması, taraf delillerin toplanması,toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre HMK'nin 297 ve 298. maddelerindeki düzenleme gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının ve birleşen davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden Ş.. B.. vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.