MAHKEMESİ : TARSUS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2011/487-2013/101Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali-tescil, tenkis, elatmanın önlenmesi, ecrimisil, vasiyetnamenin iptali davası sonunda, yerel mahkemece tenkis isteği bakımından davanın kabulü ile 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, vasiyetnamenin iptali, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı -birleşen davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.09.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H. T. Ü.geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Davacı H.. D.. tarafından açılan asıl dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tenkis, birleşen dava vasiyetnamenin iptali ve tenkis davacı Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı tarafından açılan birleşen dava ise elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı H.. D.. 31/12/2007 tarihli dava dilekçesinde; mirasbırakanın kayden maliki bulunduğu 3681 ada, 4 parselde yer alan 2 nolu bağımsız bölümü mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek açtığı asıl davada; temliki işlemin bağış yoluyla yapıldığı, bağış akdinin geçersizliğinin kanıtlanamadığı, tenkis koşullarının da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairece; "....muris tarafından bağış yoluyla yapılan temliki işlemde 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, bağışın geçerli bir işlem olup koşullarının varlığı halinde ancak tenkis talebinde bulunulabileceği, bu durumda muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmiş olmasında sonucu itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı, öteyandan 2 nolu bağımsız bölüm yanısıra dava dışı 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını, 12/12/2005 tarihinde noterde düzenlenen vasiyetname ile davalı vakfa vasiyet edildiği, Tarsus 2. Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile açılmasına karar verilen vasiyetnamenin iptali ve tenkis istemli dava ile Vakıf tarafından açılan elatmanın önlenmesi ve ecrisimil istemli davaların arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, orada belirlenecek sonucun eldeki davayı etkileyeceği bu nedenle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca tefrik edilen davaların (vasiyetnamenin iptali ve tenkis, elatmanın önlenmesi, ecrimisil istemli davaların) eldeki dava ile birleştirilmesi ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında mirasçı H.. D.. tarafından açılan muvazaa hukusal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, vasiyetnamenin iptali ve tenkis istekli davalarla davalı Vakıf tarafından açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli davaların birleştirilerek yargılama yürütüldüğü görülmektedir.Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda tenkis isteği bakımından davanın kabulü ile 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davacı tarafından depo edilen 33.258,00 TL.'nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine, vasiyetnamenin iptali, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Olgun Atilla'nın 07/10/2007 tarihinde öldüğü, geriye tek mirasçısı kızı olan davacıyı bıraktığı, murisin İzmir 20. Noterliğinde düzenlenen 12/12/2005 tarihli, 033012 yevmiye nolu vasiyetname ile kayden maliki bulunduğu 154 ada, 5 parseldeki 1/2 payını ve 3681 ada, 4 parselde yer alan 2 nolu bağımsız bölümünü davalı Türk Silahlı Kuvvetleri Vakfı'na bağışladığı, daha sonra 2 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini vekil kıldığı Özkan Can aracılığıyla 18/01/2006 tarihli resmi akitle davalı Vakfa bağışladığı, vasiyetnameye konu edilen 154 ada, 5 parseldeki 1/2 pay bakımından ise tapuda tescil işlemi yapılmadığından murisin ölümünden sonra mirasçı H.. D.. adına yargılama sırasında 06/07/2009 tarihinde intikal işlemi gerçekleştirildiği ve 16/08/2010 tarihli satış akdi ile dava dışı 3. kişiye temlik edildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; davaya konu temliki işlemin bağış yoluyla gerçekleştirildiği ve 01/04/1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceği, ancak gerek vasiyet gerekse bağış akdine konu edilen her iki taşınmaz bakımından koşulların varlığı halinde tenkis isteğinin değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Nitekim bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında da vurgulanmıştır.Gerçekten de; murisin gerek noterde düzenlediği vasiyetname gerekse bağış yoluyla yaptığı temlikte tüm malvarlığını davalı Vakfa aktarma kararlılığında olduğu ve mirasçıdan mal kaçırma amacı güttüğünü göstermektedir. Bu durumda saklı payı ihlal kastının bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki; tercih hakkının kullanıldığı tarih itibariyle güncel değerin saptanması amacıyla uzman bilirkişiye hazırlatılan ve mahkemece hükme esas alınan 26/12/2012 havale tarihli raporda vasiyetnameye konu edilen .. ada, .. nolu parseldeki 1/2 payın değerlendirmeye alınmadığı görülmektedir. Oysa ki; davacı H.. D..'nin açtığı asıl ve birleşen davada kademeli olarak tenkis isteğinde bulunduğuna, birleşen davada "vasiyetnamenin iptali davasının reddine" karar verildiğine, diğer bir ifade ile vasiyetnameye geçerlilik tanındığına göre, vasiyetnameye konu edilen 154 ada, 5 nolu parseldeki 1/2 payın da tenkis incelemesinde değerlendirmeye alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile tenkis hesabı dışında tutulması doğru değildir. Öteyandan; bilindiği üzere; tenkis davaları yenilik doğrucu inşai nitelikte davalardandır. Yargılama sırasında davalı Vakıf tenkis isteği bakımından "tercih hakkını bedele ilişkin olarak kullandığına" göre artık vasiyete ve bağışa konu taşınmazlarda mülkiyet hakkının varlığından sözedilemez. Yargılama sırasında ortaya çıkan bu durum karşısında elatmanın önlenmesi isteği bakımından "dava konusuz kaldığından karar vermeye yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken elatmanın önlenmesi isteği bakımından da davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Ecrimisil isteği bakımından kurulan hükme gelince; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğindedir. Kötüniyetin varlığının tespiti bakımından birleşen davacı Vakıf tarafından keşide edildiği anlaşılan ihtarnamenin içeriğine göre kötüniyetli olup-olmadığının değerlendirilmesi, kötüniyetli olduğu sonucuna varılacak olması halinde Vakfın mülkiyet hakkını kaybettiği kabul edilen tarihe kadar ecrimisil istenebileceği ve dava dilekçesinde talep edilen döneme bağlı kalınacağı gözetilerek hesaplanacak ecrimisilin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisil isteminin reddi de isabetsizdir.Hâl böyle olunca; mahkemece gerek vasiyete gerekse bağış akdine konu edilen her iki taşınmaz bakımından tenkis incelemesi yapılması, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava konusuz kaldığından karar vermeye yer olmadığına karar verilmesi, birleşen davacı Vakıf tarafından keşide edildiği anlaşılan ihtarnamenin içeriğine göre kötüniyetli olup-olmadığının değerlendirilmesi, kötüniyetli olduğu sonucuna varılacak olması halinde Vakfın mülkiyet hakkını kaybettiği kabul edilen tarihe kadar ve dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak uzman bilirkişiler aracılığıyla hesaplanacak ecrimisil bakımından hüküm kurulması için karar bozulmalıdır. Diğer taraftan; davacı H.. D.. tarafından açılan ve davanın kabulüne karar verilen 2007/525 Esas (bozma üzerine 2011/487 Esas) sayılı dava dosyasında 10/01/2008 tarihinde davacı tarafından mahkeme veznesine yatıralan 2.000,00.-TL teminatın iadesi konusunda herhangibir hüküm kurulmamış ise de bu konuda yerel mahkemece herzaman hüküm kurulması mümkün olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Davacı ve davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz eden gelmeyen davalıdan alınmasına, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.