MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, miras bırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan....'nın kayden paydaş olduğu dava konusu 607 ada 118 parsel sayılı taşınmazdaki 120/9400 hissesi ile 117 parseldeki 2250/45787 hissesini ve 12620/45878 hissesini bir kısım davalıların murisi Osman'a, 22.09.1965 tarihinde dava konusu 607 ada 117 parsel sayılı taşınmazdaki 11200/45878 hissesini 19.07.1966 tarihinde bir kısım davalıların murisi....'e ve davalı ...'ya 2000/45878 hissesini 17.10.1967 tarihinde, oğlu ....'e, 117 parseldeki 3500/45878 hissesini ise 08.09.1969 tarihinde oğlu...'e satış suretiyle devrettiği, davacının anılan devirlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, muris....'nın 22.09.2000 tarihinde öldüğü ve geride mirasç?? olarak davacı kızı ...., bir kısım davalıların murisleri ...., ...., .... ve davalılar .... ve .... ile dava dışı kızları ... ve ....'nin kaldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Bu durumda, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olaya gelince, her ne kadar mahkemece miras bırakanın denkleştirme amacı ile hareket ettiği gerekçesi ile dava reddedilmişse de bu yönde yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, gerçekten davacıya da dava konusu taşınmazların evveliyatı olan 117 ve 118 parsellerden pay verilmiş ise de dava dışı mirasçılar olan .... ve ... hakkında bir araştırma yapılmamış, denkleştirme kapsamında onlara da bir taşınmaz veya başka bir şey verilip verilmediği araştırılmamıştır.Hal böyle olunca, tüm mirasçıları kapsar şekilde yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, murisin dava dışı kızları ... ve ..'a bir taşınmaz, hak veya para verip vermediğinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.