MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacılar, mirasbırakanlarının kayden malik olduğu 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazda tapuda "...oğlu ..." yazan kimlik bilgilerine, “...” soyadının eklenmesini istemişlerdir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, dava konusu 191 ada 1 parselin 18/07/1955 tarihinde kadastroca tespit edildiği, kadastro tesbit tutanağında kayıt maliki ...oğlu ...’nin .. ve ...isimli çocukları ile isimlerine ulaşılamayan başka mirasçılarının olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki özellikle; davacılar kayıt malikinin mirasçıları olduklarını iddia ettikleri halde ırs ilişkisini sağlayan mirasçılık belgesi istenmediği gibi verilen hükümle Soyadı Kanunu’ndan önce ölen ve nüfus kaydında soyadı bulunmayan kişiye soyadı eklenmiştir. Ayrıca mahkemece kadastro tesbit tutanağında tapu kayıt malikinin ismi geçen çocukları ile ilgili de bir araştırma yapılmamış, Nüfus Müdürlüğü’nden tüm “...oğlu ...” kayıtları getirtilip, incelenerek dosya ile irtibat sağlanmamıştır. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak öncelikle ırs ilişkisinin sağlanması, tesbit tutanağında adı geçen mirasçılarla ilgili araştırma yapılması, Nüfus Müdürlüğü’nden tüm “...oğlu ...” kayıtlarının getirtilmesi, davacıların kayıt malikinin mirasçıları olduğunun saptanması halinde çoğun içinde azı da vardır kuralı gereğince kayıt malikinin davacıların mirasbırakanları olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, nüfus kaydında soyadı bulunmayan kişiye soyadı eklenmesi doğru olmadığı gibi, dava 5 kişi tarafından açıldığı halde bir kısmına karar başlığında yer verilmemesi eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.