Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14151 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10867 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/12/2003NUMARASI : 2002/1218-2003/568Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu kat irtifakı kurulu, 543 ada, 2 parsel sayılı taşınmazda yer alan 11/84 arsa paylı, 1 nolu meskenin ½ payı murisine ait iken 02/12/1998 tarih, 5541 yevmiye nolu akitle davalı oğlu İ..’i vekil kılarak gelini M..’e tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, gerçekte bağış yapıldığını, mirasçıdan mal kaçırmanın amaçlandığını ileri sürerek miras payı oranında tapu kaydının iptal ve adına tescilini olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalılar, çekişmeli taşınmazı rayiç değeri üzerinden bedeli karşılığında satın aldığını, alım gücü olduğunu, murisin davacının oğluna da 3 nolu meskeni temlik ettiğini, paylaştırma yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kabulüne ilişkin önceden verilen karar Dairece;”….tüm mirasçıları kapsar biçimde, hak dengesini gözeterek taşınmaz temlikinde bulunup bulunmadığının kayden araştırılması, nitelik ve değeri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak, çekişmeli taşınmazla karşılaştırılması, mirasçılar arasında denkleştirme kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir..Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal tescil isteğine ilişkindir.Temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin önceden verilen karar Dairece; “denkleştirme savunması karşısında gerekli araştırmanın yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulması "gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak bu kez davanın reddine karar verilmiştir.Ancak dosya içeriği ve toplanan delillere göre mirasbırakan E..’nin davacı İ.‘e herhangi bir temlikte bulunmadığı, bunun dışında mirasbırakandan sadır olan bir kazandırmanın da söz konusu olmadığı sabittir.Bu durumda yöntemine uygun ve değer verilebilecek geçerli bir denkleştirme ya da paylaştırmadan sözetme olanağı yoktur. Murisin davacının oğlu dava dışı A..M..‘ye yaptığı temlikin bu kapsamda adeta davacıya yapılmış gibi nitelendirilmesi doğru değildir. Zira gerçekten denkleştirmenin var sayılabilmesi için tüm paydaşları gözeten adil bir biçimde kazandırma yapılmış olması zorunludur.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nu 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.