Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14150 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11615 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: KEMALPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/12/2009NUMARASI: 2007/101-2009/441Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A. D.’nun kayden malik olduğu 120 ada, 3 parsel sayılı taşınmazı kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla tapuda satış göstermek suretiyle ara malik eşi H.’ye temlik ettiğini, anılan kişinin de kısa bir süre sonra davalılara 1/3 payla devrettiğini, davalılardan F. D.’nun, murisin sağlığında 20.10.200 tarihli noterde düzenlenen sözleşme ile taşınmaz devri karşılığında miras hak ve alacaklarından feragat ettiği halde dava konusu taşınmazda da pay temliki yapıldığını ileri sürerek miras payları oranında iptal tescile karar verilmesini istemiştir.Davalılar, murisin sağlığında mal paylaşımı yaptığını, muvazaalı temlik olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; Davalılar S. S. ve V. Ö. bakımından feragat nedeniyle reddine, D. S. ve A. A bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar H. D., M. D., Ali Dedeoğlu tarafından süresinde, davalı F. D. tarafından ise süresinden sonra temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak; dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan A. D.’nun 31.01.2001 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi H.çocukları D., A., S., Ü., M., A.ve F.’ı bıraktığı, davacılardan Ü. U.’un da yargılama sırasında 01.12.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ikinci eşi A. U. ve ilk eşinden olma çocukları V.ve Ö. O.’ı bıraktığı, eşi A. U.’un Ü.’yü öldürdüğü iddiasıyla tutuklandığı, dava tarihi itibariyle reşit olmayan 14.09.1992 doğumlu, Ö. O. Ö.’nın halen reşit hale geldiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; Ü.’nün terekesi ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyetine tabidir. Eldeki davada, Ü. yönünden taraf teşkilinin sağlanabilmesi tüm mirasçıların davada yer almalarıyla mümkündür. Oysa eşi A.’ye tebligat yapılmamış, o tarihte küçük olan Ö. O. da davada temsil edilmemiştir. Öte yandan Ü.’nün diğer mirasçısı V.’ın terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle feragatı ve ayrıca davalılardan bazılarının temyiz süresini geçirdikten sonra kararı temyiz etmiş olmaları TMK’nun 701/2 ve 702/2 maddeleri hükümleri karşısında hukuksal sonuç doğurmaz. A. U.n hakkında açılan ceza davasının sonucunda beraat etmesi halinde davaya dâhil edilmesi yoluyla davada yer almasının gerekeceği; mahkûm olması ve TMK 510. maddesi gözetilerek mirasçılıktan çıkarılması halinde ise Ü.’nün mirasının salt çocuklara kalacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; belirlenen konular araştırılarak hâsıl olacak sonuca göre taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de; dava değerinin keşfen belirlenmesi yönünde itiraz vaki olduğu halde keşif yapılmayarak dava dilekçesindeki değer üzerinden avukatlık ücreti verilmesi isabetsizdir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün şimdilik açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nu 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının incelenmesine yer olmadığına, alınan pexin hacrın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.