MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/01/2009NUMARASI : 2007/217-2009/13Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları olan M.. oğlu M.. L..’ya ait 1422 ada 32 parsel sayılı taşınmazın davacı Hazine tarafından açılan dava sonucunda Hazine adına tesciline karar verilmiş olduğunu, oysa tapuda ismi geçen miras bırakanları M.. oğlu M.’in soyadı yasası gereğince soyadının sonradan L.. olarak yazıldığını, kendilerinin M.. L..’nın mirasçıları olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların bu kaydının iptaliyle adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıların, tapu kaydında ismi geçen M.. oğlu M..’in mirasçıları olduklarının belirlendiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Asıl ve birleşen dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların öncesini teşkil eden 1422 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 22.03.1969 tarihli kadastro tespiti sırasında M..oğlu M.. adına tespit edilerek çap kaydının oluşturulduğu ve Hazine tarafından 05.07.2002 tarihinde Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/407-826 sayılı dosyasında 4721 sayılı TMK’nın 501. maddesi (743 Sayılı Kanunu Medeninin 548. maddesi) hükmü uyarınca kayıt maliki M.’in mirasçı bırakmaksızın ölümü gerekçesiyle taşınmazın Devlet’e kaldığı iddiasıyla hasımsız olarak açılan davanın kabulle sonuçlanarak sicil kaydının Hazine adına oluşturulduğu ve daha sonra taşınmazın 07.06.2007 tarihli imar uygulaması sonucunda 2492 ada 7 ve 2509 ada 1 parsellere gittiği, 2492 ada 7 parsel sayılı taşınmazın müstakil olarak Hazine adına, 2509 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise 1131/66000 oranındaki payının Hazine adına yazıldığı anlaşılmaktadır.Davacılar, hasımsız olarak açtıkları dava sonucunda Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinden elde ettikleri veraset ilamını ibraz ederek, kayıt maliki M.. oğlu M.’in, gerçekte M. oğlu M.. L.. olduğunu ve bu kişinin mirasçısı olduklarını ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.Hemen belirtilmelidir ki; Edirne 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/407-826 sayılı mahkeme hükmü ile kayıt malikinin mirasçı bırakmadan öldüğü saptandığına ve davacıların da elde etmiş oldukları veraset ilamı gereğince kayıt malikinin mirasçısı olduklarını ileri sürdükleri anlaşıldığına göre mirasçılık olgusu yönünden farklılık yaratan iki mahkeme kararı bulunduğu görülmektedir. Bu durumda mirasçılık ilişkisi yönünden değinilen iki mahkeme kararı arasında farklılık bulunduğu gözetilerek davacı tarafın hazineye husumet tevcih etmesi suretiyle açacağı dava sonucunda elde edeceği hasımlı veraset ilamı ile eldeki davanın çözüme kavuşturulması zorunluluğu bulunmaktadır.Hal böyle olunca; mahkemece, hasımsız elde edilen mirasçılık belgesi hükme esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Öyleyse, davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.