MAHKEMESİ : SAKARYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/619-2013/263Yanlar arasında görülen tapuda kaydında düzeltim davası sonucu yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, 1271 parselde '' S.K.'' olarak gösterilen kayıt maliki ile 229 parselde ''Seyit K.'' olarak gösterilen kayıt malikinin aslında kendi mirasbırakanı '' S. K.'' olduğunu ileri sürerek, sicil kayıtlarındaki malik isimlerinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi isteği ile eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tapu müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 229 parsel sayılı taşınmazın birden çok kişiler adına paylı mülkiyet üzere 14.03.1975 tarihinde hükmen tescil edildiği, isminin düzeltilmesi istenilen '' S. K.'in '' paydaş Z. K.'den miras yoluyla gelen hissede iştirak halinde malik olduğu, anılan tescilin 07.10.2011 tarihinde yapıldığı, davaya konu 1271 parselin ise öncesinde 655 parsel numarası ile '' A. oğlu S.K.'' adına tapulama nedeniyle tescil edildikten sonra ifraz nedeniyle 1969, 1970 ve 1971 parsellerin oluştuğu, bunlardan 1971 parselin dava konusu yapıldığı, ifraz nedeniyle oluşan 1971 parseldeki malik soyadının ise 655 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı ve tapulama tutanağından farklı olarak '' Kocacık'' olarak sicilde gösterildiği, parsel numarasının ise daha sonra yenileme sebebiyle değiştirildiği ve 385 parsel numarasını aldığı anlaşılmaktadır.Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler (satış akit tabloları ve ekleri) getirtilmelidir.2- Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu 229 parselin 14.03.1975 tarihinde F.K. ile davacının mirasbırakanı S.K.'in mirasçıları (çocukları ) olduğu nüfus kaydından anlaşılan Z. H.H.K. M.ve Z.adlarına hükmen tescil edildiği, murisin çocuklarından Z.'nın ölümü nedeniyle de payının mirasçıları adına 07.10.2011 tarihinde intikal sebebiyle tescil edildiği, Z.'dan intikal eden payda iştirak halinde malik gözüken '' S.K.'in'' ise kök muris ''S. K.'in'' torunu olan M.'in oğlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, belirtilen bu husus gözetilerek anılan taşınmaz bakımından davanın reddi gerekirken, malik değişikliğine yol açacak şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davaya konu 385 (eski 1271) parsel sayılı taşınmaz bakımından ise, davacının birden çok taşınmaz ile birlikte bu taşınmaz için de aynı istekle açtığı davanın Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/160 esas ve 2011/813 karar sayılı dosyasında görüldüğü, mahkemece tapuda kayıt maliki olarak gözüken '' S.K.'' isminde başka bir şahsın nüfusta kayıtlı olması ve anılan kişinin anne ve baba adının da davacının mirasbırakanı gibi '' Z. '' ve '' A.'' olması nedeniyle bu taşınmaz hakkındaki davanın başka bir davanın konusunu oluşturacağı gerekçesi ile davanın reddedildiği, davacının da anılan nedenle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Ne var ki; açılan bu davada belirtilen hususta yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Mahkemece, önceki mahkeme kararında belirtilen '' S. K.'a'' ait nüfus kaydı getirtilmediği gibi, bu kişinin dava konusu taşınmazla bir ilgisinin olup olmadığı da yeterince araştırılmamıştır.O halde; yukarıda değinilen şekilde araştırma inceleme yapılıp, kök 655 parselin ifrazı nedeniyle oluşan diğer parsellere ait tapu kayıtları da getirtilmek suretiyle anılan parsellerde malik adının ne şekilde yazıldığının da denetlenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; "Mülkiyet Hakkının Tescili" başlıklı 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 27. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görülüyor ki; bunlar arasında malikin doğum tarihi ve anne adı yer almamaktadır. Bu nedenle, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgilerinden olan doğum tarihi ile anne adı da yer alacak şekilde sicil kaydında düzeltime karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.