MAHKEMESİ : TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2014NUMARASI : 2013/177-2014/101Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların 10-12 senedir boş vaziyette olduğu, davalılarca haksız olarak kullanıldığı ve davacıların kullanımına engel olunduğu iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1798 ada 13 parsel (imarla ..ada . parseller) ile .. ada . parsel (imarla ...ada ... parseller) sayılı taşınmazlar için davacıların 16.07.2007 tarihinde açtıkları muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası sonunda davacılar adına miras payları oranında iptal ve tescil kararı verildiği ve kararın 10.11.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada da dava konusu olan bu taşınmazların davacı, davalılar ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken 10.10.2012 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucunda davacı ve davalılar adına kayıtlı ayrı parseller oluştuğu, davacıların, öteden bu yana taşınmazların üzerindeki yapılar ve ağaçlarla birlikte davalılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek 28.5.2013 tarihinde ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, muvazaa nedenine dayalı olarak verilen kararlar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşırlar. Bu suretle oluşan kararlara konu işlemler yapıldıkları tarihten itibaren butlanla malul olup yapılmamış sayılırlar ve iptal hükmü geriye etkili olarak sonuç doğurur. Öte yandan, muvazaalı işleme taraf olan kişinin iyiniyetli olduğundan söz etme olanağı da yoktur. Tarafı bulunduğu işlem yok hükmünde olup, bu suretle oluşan tescil de yolsuz tescil niteliğindedir.Öte yandan, dava konu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, mahkemece dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı tanıkları her ne kadar nizalı taşınmazların 10-12 senedir kullanılmadığını beyan etmiş iseler de, muris İ. A.'ın sağlığında dava konusu yerleri erkek evlatları arasında paylaştırarak onların kullanımına tahsis ettiği, murisin ölümü üzerine bir süre daha kullanılan taşınmazların zamanla terk edildiği, ancak ev niteliğindeki yapılarda bir takım eşyaların bulunduğu, davalıların buraya gelerek kurban kestikleri, piknik yaptıkları, salça yaptıkları, anahtarların onlarda bulunduğu anlaşılmakta olup, davacıların sözü edilen ev ve arsalarda kullandıkları ya da kullanabilecekleri bir bölüm olup olmadığının yeterince açıklığa kavuşturulmadığı görülmektedir. Hâl böyle olunca, taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanılması, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, taraflar arasında muvazaaya dayalı olarak görülen tapu iptali ve tescil davası ile intifadan men olgusunun gerçekleştiği gözetilerek, öncelikle davacıların çekişme konusu taşınmazların tamamında kullanabilecekleri bir yer bulunup bulunmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, kullanabilecekleri bir yer bulunmadığının saptanması halinde davacıların paylarına karşılık gelen ecrimisilin davalıların kullandıkları bölümler gözetilmek suretiyle hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.