MAHKEMESİ : ANKARA 9. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 03/10/2011NUMARASI : 2008/1425-2011/1230Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, davacının eşi olan davalı N...’nin hileli davranışları ile paydaşı olduğu 1 ve 967 parsel sayılı taşınmazlardaki 4 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerdeki ½ paylarını adına tescilini sağladıktan sonra evi terk ettiği iddiası ile boşanma davası ile birlikte tazminat isteğiyle açılmış, yargılama sırasında ıslahla tapu iptal ve tescil isteğine dönüştürülmüş, diğer yönüyle evlilik nedeniyle para, ziynet eşyası, mobilya gibi eşyaların aynen olmadığı takdirde tazminen iadesi talep edilmiş, boşanma davası yargılama sırasında tefrik edilmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 18.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi hükmü gereğince Aile Mahkemelerinin; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Üçüncü Kısım (118 ila 395. maddeleri) hariç olmak üzere” İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'a göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin karara bağlanmasıyla görevli olduğu tartışmasızdır. Bilindiği üzere, görev kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece davanın her aşamasında ve re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır. İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğinden, davacının açtığı iptal ve tescil davasının, taşınmazdaki payların davalının hileli hareketleri ile temlik edilmesi iddiasına dayanması nedeniyle Aile Mahkemelerinin görev alanının açıkça dışında olup, genel mahkemelerde görülmesi gerektiği açıktır.Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazlar hakkındaki tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın tefriki ile, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmek üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası yönünden karar verilmiş olması doğru değildir. Öte yandan davacının taşınmazlar dışındaki talepleri Borçlar Kanunu 244. maddesinde (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 295. Md.) düzenlenen bağıştan rücu nedenine dayalı olarak değil, Aile Hukukundan kaynaklanan gerek evlilik öncesi ve gerek evlilik nedeniyle verilen menkul mal, para ve eşyaların geri alınması isteğine ilişkindir. Bu tür bir istek doğrudan doğruya evlilerin benimsedikleri mal rejimi ile bağlantılıdır. Anılan istekler yönünden bu doğrultuda tarafların boşandıkları da gözetilerek değerlendirme yapılmak suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken olayda uygulama yeri olmayan Borçlar Kanunu 244. maddesinden (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 295. md.) söz edilerek neticeye gidilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.