Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14095 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12375 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/09/2007NUMARASI : 2007/123-2007/288Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan M.M. G.'in 01.04.2006 tarihinde ölümü ile geriye sağ eşi Fatma ile kızı Emine ve oğlu Şefik'in mirasçı kaldığı, 21.07.2006 tarihinde ise mirasçı Şefik'in mirası reddetmesi üzerine kızı Serra'nın mirasbırakan Mehmet'in mirasçısı sıfatını kazandığı, mirasbırakan Mehmet'in 27.07.2005 tarihli vasiyetname ile tüm terekesini T.. V..na vasiyet ettiği ve aynı vasiyetname ile eşi ve altsoyunu mirasçılıktan çıkardığı, bunun üzerine davacıların 27.07.2005 tarihli vasiyetnamenin iptali ve mirasbırakanın davacıları mirasçılıktan çıkartmaya yönelik tasarrufunun iptali için açtıkları davada, mahkemece davanın kabulü ile mirasbırakanın mirasçılıktan çıkartmaya yönelik tasarrufunun iptaline karar verildiği ve kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacılar mirasbırakanları Mehmet'in anılan tasarrufu hakkında davalı Türk EğitimVakfı aleyhine tenkis isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbitİ gerekir.(MK.565)Miras bırakanın Medeni Kanun(MK)'un 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olayda, mahkemenin davanın reddine gerekçe olarak gösterdiği mirasbırakanın davacıları mirasçılıktan çıkartmasına yönelik tasarrufunun, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2013 tarihli ve 2011/313 esas sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, kararın derecattan geçerek kesinleştiği görülmektedir.Hal böyle olunca, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin mirastan ıskatın (mirasçılıktan çıkarmanın) iptaline dair kesinleşmiş kararı göz önünde tutularak toplanan ve toplanacak tüm delillerin yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.