Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1402 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13534 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : SARIYER 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 02/06/2009NUMARASI : 2008/142-2009/157Taraflar arasında görülen davada;Davacı, paydaşı olduğu 396 parsel sayılı taşınmazdaki 1841/67750 payının davalı tarafından vekalet görevini kötüye kullanarak dava dışı M.C. Ç.'ya satış vaadi sözleşmesi ile muvazaalı temlik edildiğini ve bu kişinin mirasçılarından satış suretiyle davalı adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek, tapu iptali, tescil veya tazminat isteğinde bulunmuştur.Davalı, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 71 parsel (yeni 396 parsel) sayılı taşınmazdaki davacıya ait 1200/65750 payın satımı için davalıya verilen vekâletname ile dava dışı M.C. Ç.isimli kişi lehine noterde satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeye dayalı olarak açılan ferağa icbar davası sonucu hükmen anılan kişi adına tescile karar verildiği, karar tapuya yansıtılmadan bu kez satış vaadi sözleşmesi ile davalıya devrinin yapılmak istendiği, bu sırada M.C. Ç.’nın ölümü üzerine mirasçıları aleyhine ferağa icbar davası açıldığı, yargılama aşamasında mirasçıların tapuda devir yapması üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve çekişmeli payın tapu kayıtlarında 15.5.2007 tarihinde davalı adına tescilinin sağlandığı görülmektedir. Davacı, satış vaadinde kullanılan vekâletnamedeki (davalı) vekili vekillikten azlettiğini ve tapuya bildirdiğini, buna rağmen danışıklı ve muvazaalı olarak ve vekâlet görevi kötüye kullanılarak satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, yokluğunda görülen ferağa icbar davası sonucu da devrinin sağlandığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Gerçektende, çekişmeli taşınmazdaki davacı payının M.C. Ç. adına tesciline karar verilen ferağa icbar davasında davacı taraf gösterildiği halde kendisine tebligat yapılmadan, azilnamede gösterilen adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılarak davanın karara bağlanıp aynı şekilde kesinleştirildiği sabittir.Ne varki, mahkemenin 1993/775 esas sayılı ferağa icbar davasında davalı olarak gösterilen, eldeki davanın davacısının tebligata yarar adresi ilgili mercilerden ve zabıta eliyle hiç araştırılmadan, o davadaki davacı tarafından fotokopi olarak sunulan azilnamede ki adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebliğ yapıldığı görülmekte ise de, tebliğin 7201 Sayılı Tebligat Yasasına uygun olarak yapılmadığı da açıktır.Öyleyse, çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline ilişkin olan mahkemenin 1993/755 esas 1994/173 karar sayılı ilamın usulen kesinleştiğini ve tescilin dayanağını oluşturacak hale geldiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, henüz usulen kesinleşmediği sonucuna varılan Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.4.1994 tarihli 1993/775 esas 1994/173 karar sayılı hükmünün temyizi için davacıya imkân sağlanması temyiz edildiği takdirde sonucunun beklenilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.