Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14003 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11329 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ........'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı kooperatif hissesinin iptali ve miras payı oranında tescil, olmazsa bedelin tahsili, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası ... ...'in sağlığında kendisine ait SS.36 nolu Alikahya Civarı Kamyoncular Taşıyıcılar Kooperatifi'ndeki üyeliğini mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı oğluna devrettiğini ileri sürerek, kooperatif hissesinin davalıya devir işleminin iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmazsa anılan kooperatif üyeliğinin bedelinin tespiti ile miras payına isabet eden kısmın davalıdan tahsilini, o da olmazsa saklı pay oranında tasarrufun tenkisini istemiştir.Davalı, muris ile aralarındaki 14.12.2004 tarihli devir sözleşmesi ile bedeli karşılığında dava konusu hisseyi devraldığını, murisin başkaca mal varlığına sahip olup mal kaçırma kastı bulunmadığını, mirasbırakanın kamyon şoförlüğünü yapabilecek yaşı ve gücü olmaması ve ihtiyacı nedeniyle devir işlemini yaptığını, murisin sağlığında sahip olmadığı bir hakkı mirasçılarının kanuni halefi olarak kullanamayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan .... ....'in 20.03.2007 tarihinde evli olarak ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı oğlu ... ve dava dışı mirasçıları eşi ... ile çocukları .... ve ...'nin kaldığı, çekişme konusu S.S 36 nolu Alikahya Civarı Kamyoncular Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi'ndeki ortaklık payını ... 6.Noterliği'nin 14.12.2004 tarihli Üyelik Hakkı Devir Sözleşmesi ile davalı oğlu ...'a 100.000.000.TL bedel karşılığında kesin olarak devrettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, kaynağını Borçlar Yasasının 18. maddesinden (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 19.maddesi) alan 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, muris muvazaası, aynen; " bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin B.K.'nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinde şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu” olarak tanımlanmaktadır.Buna göre, mirasbırakanın mirasçıdan mal kaçırma amaçlı temlik yaptığının kabul edilebilmesi için temlik edilen şeyin tapuda muris adına kayıtlı taşınmaz olması gerekmektedir.Oysa somut olayda, muris tapuda kayıtlı taşınmazını değil, kooperatif ortaklık payını temlik etmiştir. O hâlde, bu temlikin yukarıda değinilen içtihadı birleştirme kararının kapsamında kalmadığı, ve iptal-tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki, davacı muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteği yanında, terditli olarak tenkis isteğinde de bulunmuş, mahkemece, tenkis isteği bakımından ise bir araştırma yapılmış değildirBilindiği gibi; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; muris muvazaasıyla ilgili 1/4/1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı, tapulu taşınmazların satışıyla ilgili ve konusuyla sınırlı olması nedeniyle, uyuşmazlık konusu olayda uygulanamaz.Ancak; muvazaalı işlemlerin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağı 6098 sayılı TBK. 19. (818 sayılı BK. 18.) maddesinde genel bir ilke olarak düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Bundan dolayı, somut olaydaki uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nun 19. maddesi kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekeceği ve incelemenin yapılacağı açıktır.Böylesi bir durumda da, mirasbırakanın maliki olduğu kooperatif hissesini davalıya temliki işlemini mirasbırakanın davalıya yapmış olduğu bağış olarak kabul etmek gerekir. Bir başka ifadeyle kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan kooperatif hissesinin devri işleminde mirasçılar mirasbırakanın yerine geçip, mirasbırakan olguyu neyle ispatlayabilir ise davacı mirasçı da onunla ispatlayabilir. Hâl böyle olunca, davacının talebinin TBK'nun 19. maddesi kapsamında incelenip değerlendirilmesi, ayrıca tenkise ilişkin değinilen kurallar gözetilerek de bir araştırma ve soruşturma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.