MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL VE TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.02.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, ortak mirasbırakanları ...dan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 102 ada 57 parsel ve 108 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğluna satış göstererek devrettiğini, 102 ada 12 parsel ve 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını da kadastro tespiti sırasında yine diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla davalı oğlu Veli adına tespit yaptırdığını ileri sürüp miras payları oranında iptal-tescil olmazsa tenkis istemişlerdir.Davalı, 102 ada 12 parsel ve 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti ile adına tescil edildiğini, kadastro tespitine itiraz zamanaşımı süresinin geçtiğini, diğer taşınmazlar yönünden de satışların gerçek olduğunu, mirasbırakanın iki parça taşınmazı daha bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı ...nin 06.01.2010 tarihinde dul ve çocuklu olarak öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızları ...ve ...ile davalı oğlu ...'yi bıraktığı, başka mirasçısının bulunmadığı, çekişme konusu 108 ada 4 parsel sayılı zeytinlik vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 29.06.2000 tarihli akitle davalı oğluna satış yoluyla temlik ettiği, yine 102 ada 57 parsel sayılı zeytinlik vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 06.02.2006 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği, dava konusu 102 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ise mirasbırakanın zilyet ve tasarrufunda iken 1993'de kayıtsız ve şartsız davalıya hibe ederek zilyetliğini devretmesi nedeni ile 29.01.1997 tarihinde kadastroca davalı adına tespit ve tescil edildiği, yine 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, 20 seneyi aşkın süredir davalının zilyet ve tasarrufunda olması nedeniyle 29.01.1997 tarihinde kadastroca davalı adına tespit edildiği her iki taşınmazın tespit tutanağında tahdit ve tesbite muvafakat ettiğine dair mirasbırakanın imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, 108 ada 4 ve 102 ada 57 parsel sayılı taşınmazların muris tarafından davalı ...'ye yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenerek satış yoluyla devredilen taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava konusu 102 ada 12 parsel sayılı taşınmaz murisin zilyetliğinde iken 1993 yılında koşulsuz bağışlandığından davalı adına senetsizden tespit edildiği, yine 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise 20 seneyi aşkın süredir davalının zilyet ve tasarrufu altında olması nedeniyle senetsizden davalı adına tespit yapıldığı görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki; çekişme konusu 102 ada 12 ve 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazların öncesinde tapusuz ve mirasbırakana ait olduğu, onun tarafından bağışlanması ve davalının zilyetliği sebebiyle kadastro tespitinin davalı adına yapılarak kesinleşmesi ile çap kaydının oluştuğu sabittir. Muris tarafından yapılan tasarruf, mülkiyeti davalıya geçiren işlemlerden ise de böylesi bir durumda 1.4.1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşularının varlığı halinde Türk Medeni Kanunu'nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır.Hâl böyle olunca; mahkemece, 102 ada 12 ve 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacıların tenkis isteği de bulunduğu gözetilerek tenkis yönünden araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.