Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1400 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13932 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 19/02/2009NUMARASI : 2008/188-2009/49Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 3256 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını davalı kızına ölünceye kadar bakım koşuluyla temlik etmek istediğini, davalının hileli yollarla tapuda intikali satış suretiyle yaptığını, bakım görevini de yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali tescil veya tazminat isteğinde bulunmuştur.Davalı, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Borçlar Kanununun 31.maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindirMahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştirDosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının kayden maliki olduğu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payın davalı kızına 20.7.2004 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği, davacının ölünceye kadar bakma koşulu ile temlikte bulunmak istediğini iradesi dışında hileli yollarla temlikin satış olarak yapıldığını öğrendiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı görülmüştür.Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K.’nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; davacı çekişmeli taşınmazdaki 1/2 payının tapuda satış suretiyle temlikinin yapıldığını, davalı kızının kendisine bakmaması üzerine tapuda yaptığı araştırma sonucu öğrendiğini ileri sürmüş ancak mahkemece bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmadan yasal süre geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hal böyle olunca; öncelikle davacının ıttıla tarihinin kuşkuya mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, buna göre davanın süresinde açılıp açılmadığına karar verilmesi süresinde ise hile iddiaları yönünden yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.