Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13998 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8541 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ERZİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/01/2014NUMARASI : 2012/351-2014/54Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, mirasbırakan C. A.’ün mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla maliki olduğu 205 parsel sayılı taşınmazı davalıya satış suretiyle temliki nedeniyle açtığı tapu iptali ve tescil davasının Erzincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/236 esas, 2011/12 karar sayılı kararı ile kabulle sonuçlandığını, kararın derecattan geçmek suretiyle kesinleştiğini, davalının anılan karara rağmen elde ettiği gelirden payına isabet eden kısmı kullanmaya devam ettiğini, kendisine bir ödeme de yapmadığını ileri sürerek 2012 yılı için 1.500,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte tahsili istemiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında bilirkişice belirlenen 3.894.29 TL dava değeri üzerinden eksik harcın ikmalini yapmıştır.Davalı, dava konusu taşınmazı kullanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda 7/16 payın davacı adına hükmen 13.01.2012 tarihinde tescil edildiği, davalının taşınmazı kiraya vermek suretiyle kullandığı, taşınmazın getireceği yıllık gelirden davalının elde etmeyi ihmal ettiği gelirin davacı payına isabet eden kısmının ecrimisil olarak hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 205 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan C. A. adına kayıtlı iken 07.04.1983 tarihinde oğlu davalı Kemal’e satış suretiyle devredildiği, murisin 06.08.1996 tarihinde öldüğü, davacının ise 02.04.2010 tarihinde açtığı dava ile anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, Erzincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.01.2011 tarih, 2010/236 esas, 2011/12 sayılı kararı ile devrin muris muvazaası suretiyle yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulle sonuçlandığı anılan kararın derecattan geçmek suretiyle 23.12.2011 tarihinde kesinleştiği, davacı adına miras payı olan 7/16 pay tescilinin 13.01.2012 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar, kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda, dava konusu taşınmazın muris muvazaasına dayalı olarak muristen davalı adına tescilinin yapıldığı, anılan işlemin baştan itibaren geçersiz olup, iptal ve tescile dair mahkeme kararının kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğu açıktır. Davalı da bu işlemin tarafı olduğuna göre iyi niyetli sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Ne varki, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun bir ecrimisil hesabının yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, dava konusu taşınmazın sulu tarla vasıflı tarım arazisi olduğu gözetilerek mahallinde yeniden uzman bilirkişiler marifetiyle yapılacak keşif sonucunda davacı talebi de dikkate alınarak belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.