Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13984 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11829 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2011/468-2014/64Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ........raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanın maliki olduğu 7,27,61,100,113,319 ve 392 parsel sayılı taşınmazlarını eşi Meral ve Meral'in eşi Selami'nin yönlendirmesi ile davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, akit tarihinde ehliyetsiz olduğunu ve aynı zamanda yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı bulunduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ehliyetsizlik ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 14.1.2011 tarihli aynı resmi akit ile çekişme konusu taşınmazları davalıya satış suretiyle temlik ettiği, murisin 15.2.2011 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak ikinci eşi dava dışı Meral ile ilk eşinden olma çocukları davacıların kaldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden alınan rapora göre akit tarihinde murisin fiil ehliyetine sahip olduğu belirlenerek ehliyetsizlik iddiası bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava dilekçesinin içeriğine ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada ehliyetsizlik iddiasının yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanıldığı açıktır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ./..Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; mahkemece, muris muvazaası iddiası bakımından hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu yönde toplanan ve toplanacak delillerinin birlikte değerlendirilmesi, mirasbırakanın dava dışı eşi Meral'in kardeşi olan Selami'ye aynı tarihte yapılan başka bir taşınmaz temliki nedeniyle açılmış olan Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/230 esas 2014/79 karar sayılı dava dosyasınında irdelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme, yasal olmayan gerekçe ve eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.