Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13959 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11524 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DÜZİÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/11/2012NUMARASI : 2012/304-2012/438Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi,yıkım,temliken tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada el atmanın önlenmesi ve yıkım ile birleşen davada temliken tescil talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına;birleşen davada tazminat isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı (birleşen davada davalı) mirasçılar vekili ve asıl davada davalı (birleşen davada davacı) vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl dava, çaplı taşınmaza ve kadastral yola elatmanın önlenmesi, yıkım; birleşen dava ise temliken tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne,yıkım isteğinin reddine;birleşen davada ise temliken tescil isteğinin reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece "... davacı adına kayıtlı ..sayılı parsele davalı tarafından haklı bir nedene dayanılmaksızın el atıldığı, kadastral yolu kapatan yapının dava konusu edilen samanlık değil dava konusu edilmeyen davalıya ait ev olduğu; ayrıca, davalı yararına temliken tescil koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, davalının birleştirilerek görülen davasında temliken tescile karar verilmemesi halinde terditli olarak tazminat isteğinde bulunduğu göz ardı edilerek anılan istek bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davada el atmanın önlenmesi ve yıkım ile birleşen davada temliken tescil talepleri yönünden karar kesinleştiğinden bu konular hakkında karar verilmesine yer olmadığına;birleşen davada tazminat isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. 1-Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; asıl davada davalı (birleşen davada davacı) vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, 2- Asıl davada davalı (birleşen davada davacı) vekilinin öteki temyiz itirazları ile asıl davada davacı (birleşen davada davalı) mirasçılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Hemen belirtmek gerekir ki; bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usulü kazanılmış hakkın bir gereğidir.Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.Şöyle ki;birleşen davada, çekişmeye konu edilen ve fen bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 19.04.2007 tarihli rapor ve ekindeki krokide dava dışı H.Ç.'nin kayden malik olduğu ..parsel sınırları içersinde kalan A harfi ile gösterilen samanlık ve kadastral yol ile çalılık vasfındaki devletin hüküm ve tasarrufundaki yerde kalan B harfi ile gösterilen eve yönelik olarak asıl davada davalının (birleşen davada davacının) tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.3- Öte yandan, dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur.(HMK m.50) Bu durumda, davanın ölen tarafın mirasçıları tarafından ya da onlara karşı yürütülmesi, bu nedenle davadan usulen haberdar edilmeleri ve hükmün de mirasçılar hakkında verilmesi gerekir.Bu husus dava şartı olduğundan (HMK m. 114/1-d) mahkemece re'sen gözetilmesi zorunludur.Somut olaya gelince,asıl davada davacı (birleşen davada davalı) yargılama sırasında 03.02.2010 tarihinde öldüğünden mirasçıları kendilerini vekil ile temsil ettirmişlerdir.Ne var ki,asıl ve birleşen dosyada hüküm (mirasçılar lehine hükmedilen vekalet ücreti hariç) yargılama sırasında ölen asıl davada davacı (birleşen davada davalı) Ö.. Ç..'nin mirasçıları hakkında değil ölü kişi hakkında verilmiştir. Hal böyle olunca, asıl davada davalının (birleşen davada davacının) samanlık ve eve yönelik tazminat isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu konuda karar oluşturulmaması doğru olmadığı gibi asıl ve birleşen davada hükmün ölü kişi Ö.. Ç..'nin mirasçıları hakkında verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek TMK.'nin 28.maddesi uyarınca ölüm ile kişilik ve HMK'nin 50. maddesi gereğince de taraf ehliyeti son bulduğu halde ölü kişi hakkında karar verilmesi ve karar başlığında ölü kişinin mirasçılarının gösterilmesi gerekirken yalnızca ölü kişinin gösterilmesi de isabetsizdir. Asıl davada davacı (birleşen davada davalı) mirasçılar vekili ve asıl davada davalı (birleşen davada davacı) vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre asıl davada davacı (birleşen davada davalı) mirasçılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın temyiz edenlere iadesine,10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.