MAHKEMESİ : GÜRGENTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2012NUMARASI : 2007/6-2012/26Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu,açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; tapu kaydına dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar; O.ili, G.İlçesi, E. Beldesi, Y. Mevkiinde, 24/11/2006 tarih, cilt no: .. sayfa no: .. sıra no; ..'de kayıtlı taşınmazın G.Ö.'ten intikal ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlar, davalılar ise çekişme konusu yerin tapusuz olduğunu, 12/05/2003 tarihli senetle bağışlandığını, tapusuz olması nedeniyle işlem yapılamadığını, tapu kaydının kapsamının çok geniş olup hukuki değerinin bulunmadığını savunmuşlardır.Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davadaki uyuşmazlığın davacı yanın dayandığı tapu kaydı ile davalı yanın savunmasındaki bağış senedinin tüm dayanak kayıt ve belgeleri ile getirtilerek sağlıklı biçimde zemine uygulanmasıyla çözüme kavuşturulabileceği açıktır.Ne var ki, somut olayda hükme yeterli bir araştırma ve uygulama gerçekleştirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak, böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı ve usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan, sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza ve denetime elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.Hal böyle olunca; yöreyi bilen kişilerden gerekli bilgi alınarak içlerinde Kadastro Elemanı veya Harita Mühendisinin de yer alacağı üç kişilik bilirkişi heyeti ile yerinde yeniden keşif yapılması, davacı ve davalı yanın dayandıkları kayıtların (tapu kaydı, bağış senedi vs.), ilk tesisinden itibaren merciinden getirtilerek komşu taşınmazların tapu kayıtları ile birlikte yukarıda değinilen ilkeler uyarınca mahalline uygulanması ve kapsamlarının belirlenmesi, sınırları sabit olmayan veya sınırları tam olarak kapanmayan taraf kayıtlarına, sabit sınırlardan itibaren miktarlarıyla geçerli olmak üzere kapsamı belirlenmek suretiyle keşfi izlemeye elverişli rapor ve harita düzenletilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaz üzerinde çakışması halinde önceki tarihli tapu kaydına değer verilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, eksik tahkikatle yetinmek ve yetersiz bilirkişi rapor ve krokisine dayanarak yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacı yanın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.