MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/02/2013NUMARASI: 2012/260-2013/56Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın giderilmesi isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 191 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu 192 parselin ise davalılar adına kayıtlı olduğu sabittir.Davacı, kendi taşınmazındaki ihata duvarının üzeri işgal edilecek şekilde davalıların kaçak yapı inşaa ettiklerini, aynı zamanda kaçak yapının hava akımını kestiğini ve görüntüyü kapattığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Yerinde yapılan keşif sonucu fen ve inşaat bilirkişilerinin imzasını taşıyan rapor esas alınarak davacının parseline bir tecavüz olmadığı, yapının görüntüyü kapatacak konumda bulunmadığı benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.Nevar ki; mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Nitekim, uygulamada elektronik ölçüm yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığı gibi bilirkişi raporunda fiziki müdahale olmadığı belirtilmiş ise de; ibraz edilen krokide davacıya ait istinat duvarına komşu parseldeki inşaatın kısmen taşkın olduğu izlenimi verilmektedir. Ayrıca, komşuluk hukuku yönünden alanında uzman bilirkişi bulundurulmamış ve davacı tarafın keşfe ve bilirkişi raporlarına yönelik itirazları değerlendirilmeden sonuca gidilmiştir. Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.O halde, öncelikle yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yerinde yeniden keşif yapılması, denetime olanak verecek şekilde krokinin hazırlatılması, içlerinde alanında uzman çevre mühendisininde bulunduğu bilirkişi kurulu oluşturularak komşuluk hukukuna aykırılık ididası bakımındanda araştırma yapılması, iddiaların saptanması halinde davalı tarafından alınması gereken önlemlerin nelerden ibaret olduğu ve zararın nasıl giderileceği yönünde bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.