Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13908 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10029 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : AYBASTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/09/2013NUMARASI : 2008/44-2013/235Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; davacı Esma'nın eşi, diğer davacıların babası olan mirasbırakan M.Öz.'in 6.10.2007 tarihinde öldüğü, davalı Z.nin mirasbırakan ile gayri resmi yaşayan kadın olup diğer davalı H.'nin de mirasbırakanın Z.'den olma oğlu olduğu, mirasbırakanın E.'dan olan bir kızı ile Z.'den olan bir kızının dava dışı oldukları, mirasbırakan Mustafa'nın ..ada .. parsel sayılı taşınmazdaki 1241/2400 payını ve ..ada .. sayılı parseldeki 1945/2400 payını 15.4.2004 tarihinde davalı oğlu Hayati'ye ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiği; .. ada .. parsel sayılı taşınmazın ise 1652/2400 payının mirasbırakan adına kayıtlı iken kadastrodan önce 6.8.1996 tarih, .. no'lu tapu ile davalı Zübide'ye satış yoluyla devredildiği ve bu tapunun .. ada .. parsele revizyon görerek kadastroca 16.1.2003 tarihinde davalı Zübide adına tespit ve tescil edildiği yine .. ada .. parsel sayılı taşınmazın 1719/2400 payının 6.8.1996 tarih, .. no'lu ile olup mirasbırakan tarafından Zübide'ye satılan taşınmaz kapsamında kaldığı ve 16.1.2003 tarihinde davalı Zübide adına kadastroca tespit gördüğü anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan tarafından davalı oğluna ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar bakımından mirasbırakanın amacının bakılmak olduğu ve murisin sağlığında da bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığı gözetildiğinde bu parseller bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacının ..ada .. parsel sayılı ve .. ada .. parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davacının, davalı Zübide'ye kadastrodan önce mirasbırakan tarafında tapuda temlik edilen taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, davalı Zübide'nin mirasbırakan ile birlikte yaşayan kadın olduğu, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının, davalının ise alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakanın Esma'dan olan çocuklarının kendisinden uzakta yaşadıkları ve Zübide nedeniyle babaları ile ilişkilerinin pek de sağlıklı olmadığı hususları ve yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde davalı Zübide'ye yapılan temliklerin gerçek manada satış olduğunu kabul etmek olanaksızdır. Mirasbırakanın gerçek amacının resmi nikahlı eşi ve ondan olan çocuklarından mal kaçırmak olduğu sabittirHâl böyle olunca, bu taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın tümden reddi doğru değildir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.