Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 139 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11024 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/05/2008NUMARASI: 2002/547-2008/211Taraflar arasında görülen davada;Davacı, H. Köyü'nde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer üzerine davalının inşaat yapmak suretiyle taşınmaza müdahale ettiğini ileri sürerek, yapılan haksız müdahalenin önlenmesine ve inşaatın yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazı adına tescil ettirdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan kanıtlardan, dava sırasında çekişme konusu yerin, 3402 Sayılı Yasanın 17. maddesi hükmü uyarınca eldeki davanın davalısı tarafından açılan tescil davası sonunda davalı adına tesciline karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, böylece Türk Medeni Yasasının 705 maddesi hükmü gereğince çekişmeli yerin mülkiyetine davalının sahip olduğu gözetilmek suretiyle ve Hazinenin aktif dava sıfatı kalmadığı sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yerel mahkeme kararı her nekadar davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş ise de; 4353 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca merciinden elde edilen belge ile temyizden feragat yetkisi alınarak temyizden feragat edildiği anlaşılmaktadır. Öyleyse, 01.06.1990 tarih 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca feragat nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine. Davalının temyiz itirazına gelince; Hemen belirtilmelidir ki, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17, 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 713 maddeleri hükmü uyarınca mahkemece tescile ilişkin ittihaz edilen kararlar inşai nitelikte olmayıp ishari (açıklayıcı) nitelik taşır. O halde, imar ve ihya koşullarının gerçekleştiği anda taşınmazın mülkiyetinin ihya edene geçeceği ve mülkiyetini kazanacağı kuşkusuzdur. Öyleyse, davalının eldeki 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 33. maddesi hükmü gereğince anılan bu hususu aynı dava içinde davalının kendisine karşı açılan davada ileri sürülebileceğinde de kuşku yoktur. Davanın açıldığı tarihten çok önceleri taşınmaz bakımından mülkiyet hakkını elde ettiği gözetiltiğinde eldeki davanın, açıldığı tarihte yasal dayanaktan yoksun olacağı ve reddinin gerekeceği tartışmasızdır. Böylesi bir durumdada davada vekille temsil edilen davalının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca avukatlık ücretine hak kazanacağı tabidir.O halde, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Hükmün açıklanan yönlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.