Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1385 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13885 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/09/2009NUMARASI: 2009/249-2009/293Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A.'nin 687 sayılı parselini oğlu olan davalı C.'e, miras bırakanları A.'nin de, 1, 45, 212, 239, 410, 490, 308, 608, 756, 806, 494 sayılı parsellerini oğulları olan davalılar C., Y., M.'e temlik ettiğini, ancak yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece", davada iştirakin sağlanması gereğine işaret edilerek" bozulmuş, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine dair karar, Dairece; bu kez "...308 parsel dışındaki parseller yönünden davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği..." gerekçesiyle bozulmuştur. Hükmün temyizi üzerine Dairece "... Davanın kabulüne dair kararda bir isabetsizliğin bulunmadığı bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine ancak,dava konusu taşınmazların yargılama sırasında belirlenen değerleri üzerinden harç tamamlanmadığından, dava dilekçesinde gösterilen değerler esas alınmak suretiyle ve aynı zamanda Avukatlık Asgari Ücret tarifesi hükümlerine göre nisbi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kalamayacağı gözetilerek yalnızca davacılar C. Y. ve H.yararına maktu avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, davacı sıfatı kazanamayan dahili davacılar lehine de vekalet ücreti takdiri doğru değildir gerekçesiyle..." bozulmuştur. Mahkemece 308 parsel yönünden davanın reddine diğer parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde,dahili davacı Y. F.vekili tarafından süresi geçtikten sonra temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Hükmüne uyulan bozma kararında öngörülen hususlar mahkemece gözetilmek suretiyle yazılı olduğu üzere işin esası hakkında verilen karar doğrudur. Ancak, 1)-Dahili davacı Y. F. vekiline kararın 09.10.2009' da tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin ise 23.11.2009 tarihinde verildiği, bu durumda yasal temyiz süresinin geçtiği sabittir. O halde, dahili davacı Y.F.temyiz isteğinin reddine.arında "...dava konusu taşınmazların yargılama sırasında belirlenen değerleri üzerinden harç tamamlanmadığından, dava dilekçesinde gösterilen değerler esas alınmak suretiyle ve aynı zamanda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre nisbi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kalamayacağı gözetilerek yalnızca davacılar C.Y. ve H.yararına maktu avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, davacı sıfatı kazanamayan dahili davacılar lehine de vekalet ücreti takdiri doğru değildir..." denilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulmuş olmakla tarafları yararına kazanılmış hak doğduğu gözetilmeksizin "maktu" denilmek suretiyle 1725.-TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.