Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1385 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12705 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: ÇAMLIDERE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/05/2006NUMARASI: 2005/14-52Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalıların miras bırakanı adına tespit edilen . ve..sayılı parsellerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek, tapu iptali tescil istemiştir.Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.Dava konusu taşınmazlardan ..sayılı parselin Kadastro Mahkemesinde itirazlı bulunduğu anlaşıldığından eldeki davadan tefrik edilmiştir.Mahkemece, davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu . parsel ( 54638 m2. kargir ev, samanlık, iki adet ahır ve tarla ) ve . parsel ( 13623 m2. tarla ) sayılı taşınmazların 2004 yıl??nda yapılan kadastro tespitinde senetsizden zilyetliğe dayalı biçimde ve ölü olduğu belirtilmek suretiyle davalıların miras bırakanı adına tespit edildiği, . sayılı parselin tespitinin 30.12.2004’de kesinleştiği, . sayılı parselin ise Kadastro Mahkemesinde itirazlı bulunması nedeniyle davadan tefrik edildiği görülmektedir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiğinden bahisle . parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.Gerçekten de, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişilerince taşınmazın 30-35 yıldır miras bırakanları ile davalılar tarafından kullanıldığı söylenmiş ; ziraat mühendisi de taşınmazın imar ve ihyasının tamamlandığını, uzun yıllardır ekilip biçildiğini, 2.sınıf tarım arazisi vasfını taşıdığını bildirmiştir.Ne var ki; 3402 Sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesi çerçevesinde davalılar ve miras bırakanlarının zilyetlikle kazandığı başkaca taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırılmış değildir.Bilindiği üzere, anılan yasa maddesi sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar zilyetlikle iktisaba imkan tanımaktadır. Buna göre, sulu toprak 3083 Sayılı Yasanın 2.maddesinde tarif edilmişken, bu defa 19.7.2005 tarihli resmi gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 26.maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi değiştirilerek sulu ve kuru arazi ayırımının 5403 Sayılı Yasa hükümlerine göre belirleneceği belirtilmiş, yasanın 3/j maddesinde de sulu tarım arazisi tarif edilmiştir.Hal böyle olunca, davalıların ve miras bırakanlarının zilyetliğe dayalı olarak başkaca taşınmaz edinip edinmediğinin araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.