MAHKEMESİ : YERKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2013NUMARASI : 2013/7-2013/313Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden maliki olduğu 125 ada 21 parsel sayılı taşınmaza, garaj yapmak ve duvar çekmek suretiyle davalı tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, elatma eylemi haksız fiil olduğundan ve yenilendikçe ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceğinden daha önce Sulh Hukuk Mahkemesinde konu edilen hususlar dışında 3091 sayılı yasa ile ilgili dosya da gözetilerek davalının çekişmeli taşınmazda bir tecavüzünün olup olmadığının saptanması gerektiğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde müdahalenin keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile; h??kümüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda mahkemece yapılan keşif neticesinde davacıya ait 125 ada 21 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından elatıldığı tespit edildiğinden elatmanın önlenmesine, tecavüzlü yapıların yıkımına karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne varki, mahkemece hükmün 1. bendinde davacıya ait 125 ada 21 parsel yerine davalıya ait olan 125 ada 9 parsel üzerinden karar verilmesi, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 25.2.2013 tarihli rapora atıf yapılırken ne miktarda, hangi alana yapılan tecavüzün giderilmesine karar verildiğinin açık ve net ifade edilmemesi, yıkımına karar verilen yapıların ne olduğu, nitelikleri ve hangi alan üzerinde olduğunun belirtilmemesi infazda şüphe ve tereddüte sebep olabileceğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2 maddesine aykırı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bilindiği ve HMK'nun 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere; ''Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.'' Hal böyle olunca, hükmün sonuç kısmında HMK'nun 297/2. maddesine uygun olarak davacıya ait taşınmazda ne miktarda, hangi alana yapılan tecavüzün giderilmesine karar verildiğinin, yıkımına karar verilen yapıların ne olduğu, nitelikleri ve hangi alan üzerinde olduğunun açık ve net olarak ifade edilmesi gerekirken infazda kuşkuya yer verebilecek biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.